27 Eylül 2024 Cuma

HDP'den Acil Durumlar ve Afet Komisyonu kurulması için kanun teklifi

HDP, Acil Durumlar ve Afet Komisyonu kurulmasına dair kanun teklifinde bulunarak, "Deprem ülkesi olan Türkiye, doğa olaylarını sabit bir gerçeklik olarak ele alıp, önlemler ve politikalar gerçekleştirmelidir" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Meclis'e Acil Durumlar ve Afet Komisyonu kurulmasına dair kanun teklifi sundu.

Kanun teklifinin gerekçesinde, Türkiye'nin aktif fay hatları üzerinde bulunan bir deprem bölgesi olduğu belirtilerek, Türkiye'de doğa olaylarının sıklıkla yaşandığı ancak gerekli tedbirlerin bir türlü alınmayarak sonuçları itibariyle "doğal olmayan afetlerin" yaşandığı bir ülke olduğu kaydedildi.

Maraş merkezli depremlerin etki haritasının büyüklüğüne dikkat çekilen gerekçede, "Deprem ülkesi olan Türkiye'de, 2020 yılında 24 Ocak'ta Elazığ'da 6,7; 30 Ekim'de ise İzmir'de 6,6 büyüklüğündeki iki depremde 158 yurttaşımızı kaybettik. Oysa aynı yıl Elazığ ve İzmir depremlerinden daha büyük ölçekte sekiz farklı ülke ve beş farklı kıtada gerçekleşen 13 depremde toplam kayıp 11 kişidir. Dolayısıyla felaketi yaratan doğa olaylarından çok, depremin yaşandığı ülkelerdeki ekonomik, toplumsal ve teknik gelişmelerin, önlemlerin ve hazırlıkların düzeyidir. Aynı zamanda ülkeleri yönetenlerin doğa olaylarına karşı yaklaşımlarıdır" denildi.

Deprem gibi doğa olaylarında esasın bu olaylara karşı geliştirilen önlemler ve politikalarda yer aldığı belirtilen gerekçede, Türkiye gibi bir deprem ülkesinde doğa olayları ve özellikle depremlere ilişkin sürekli çalışma içerisinde olunması gerektiği vurgulandı. Türkiye tarihinde hiçbir iktidarın deprem gerçeğine bu şekilde yaklaşmadığı belirtilen gerekçede, inşaat sektörünün sermaye birikiminin öncelendiği ve deprem sonrası yaşanan tahribatın kaderci bir anlayışla normalleştirilmeye çalışıldığı dile getirildi.

Erdoğan'ın "kader planı" ve iktidar sözcülerinin "asrın felaketi" ifadeleri hatırlatılan gerekçede şu ifadelere yer verildi: "Görüyoruz ve biliyoruz ki, AKP iktidarları döneminde depremlere karşı gerekli önlemler alınmamış; aksine depremlerin ortaya çıkardığı tahribatları derinleştiren politikalar ve uygulamalar üretilmiştir. Öncelikle inşaat sektörünün hızlı ekonomik büyümeyi sağlayıcı niteliğine yaslanan AKP, bu sektörü ve sektörün çıkar gruplarını esas alan politikaları devreye koymuştur. Ülkeyi büyük bir şantiye olarak hayal eden bu yaklaşım neticesinde, konut temel barınma hakkı olmaktan çıkarılarak artıdeğer üretilen, kar edinilen bir yatırım aracına dönüştürülmüştür. Böylece sermaye birikim yolları açılmış ve bu yol genişledikçe iktidar ve sektör lobileri arasındaki ilişkiler denetimsizliği ve önlemsizliği örgütlemiştir."

İktidarın doğa olaylarına karşı önlemleri değil kendi dar çevresinin geleceğini gözettiği ve bu kapsamda yürüttüğü politikaların deprem tahribatını giderek büyüttüğü vurgulanan gerekçede, "Buna karşın siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, dernekler, uluslararası kuruluşlar, yani toplumsal güçler tarihin gördüğü en büyük dayanışmalardan birini hayata geçirmektedir" denildi.

Gerekçe şöyle devam etti: "Deprem ülkesi olan Türkiye, doğa olaylarını sabit bir gerçeklik olarak ele alıp, önlemler ve politikalar gerçekleştirmelidir. Aktif fay hatları üzerinde bulunan Türkiye'nin Meclisi'nde, doğa olayları ve depremlerle ilgili sürekli çalışan, bilgi üreten, önlemler alan ve bunları yapabilmek için gerekli hukuki adımları atan bir ihtisas komisyonuna ihtiyaç vardır. Bu kapsamda, kanun teklifimizle Acil Durumlar ve Afet Komisyonu kurulmakta, bu komisyonun amacı ve kapsamı, kuruluşu, görevleri, yetkileri, çalışma usul ve esasları düzenlenmektedir."