27 Eylül 2024 Cuma

Günay: AKP-MHP politikalarına karşı Millet İttifakı'nın çözüm önerisi ne

Partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık basın toplantısında Millet İttifakı'nın metnini değerlendiren Günay, ülkenin en başat sorunlarının metinde yer almadığını, Kürt sorunu çözülmeden demokratikleşmeden bahsedilemeyeceğini kaydetti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, gündemdeki gelişmelere ilişkin partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi; tecrit, Kobanê davası, ve Millet İttifakı'nın mutabakat metnini değerlendirdi.

Seçim sürecinde değişim gücüne sahip olan tüm partiler üzerinde bir saldırı olduğunu kaydeden Günay, bu hamleler ile iktidarın faşist bir rejim inşa etmeye çalıştığını söyledi. Günay, "Seçim sürecine müdahale yöntemlerinin başında partimiz başta olmak üzere Türkiye'de değişim gücü olan bütün sol sosyalist güçlere ve demokratik çevrelere yönelik saldırılar geliyor. Partimiz hakkında açılan kapatma davası, bu davaya iktidarın küçük ortağının savcı rolüyle müdahale etmesi, Anayasa Mahkemesi'nin bu baskılar sonucunda aldığı ibretlik kararları bütün kamuoyu yakından takip ediyor. Mesele tek başına partimize yönelik saldırılar da değil. Elbette iktidar bizi yaratmak istedikleri faşizan rejimlerinin  önündeki tek engel olarak görüyor ve bu nedenle saldırıyor. Ama burada mesele Türkiye'nin demokrasisidir, iktidarın yaratmak istediği faşist rejimin inşa edilmesidir. Bu açıdan Türkiye artık çok temel bir yol ayrımındadır ve tarihinin en kritik virajına girmiştir" dedi.

'ÇÖKÜNTÜNÜN, KARANLIĞIN ALTINDA KALACAKSINIZ'
Kobanê davasına ilişkin de konuşan Günay, dava kapsamında savunma hakkının gasp edilerek kumpasların sürdüğünü vurguladı. 6 Şubat günü davada açıklanmaya başlanacak olan mütalaaların savcı ve yargı tarafından değil iktidarın dikte ettiği talimatları içereceğine dikkat çeken Günay, şunları söyledi: "Aslında mütalaa dediysek gerçekten bir hukuki belgeden bahsetmiyoruz. Savcı yıllardır yapıldığı gibi iktidarın kumpas metnini ve iktidarın verdiği talimatları deklare edecek. Bu iş o kadar çığırından çıktı ki; bir yargılama yapıyormuş süsü vermekten de vazgeçtiler. Çok fazla hukuksuzluk gördük ama bu denli arsızca yapılan bir hukuksuzluğu görmedik. Savunmalardan korkularını anlıyoruz elbet. Her bir arkadaşımız her cümlesi ile Kürt düşmanlıklarını, suçlarını, kirliliklerini ifşa ediyor. Her duruşmada arkadaşlarımız hesap soruyor. Daha çok korkun! Kumpas çöküyor, kendinizi kurtaramayacaksınız ve yarattığınız çöküntünün, karanlığın altına kalacaksınız!"

'6 ŞUBAT YÜRÜYÜŞÜMÜZE DAVET EDİYORUZ'
İmralı tecridinin derhal sonlanmasını isteyen Günay, "Çözüm için İmralı'ya yürüyeceğimizi, tecride karşı mücadele edeceğimizi bir kez daha tekrar ediyoruz. Bu konuda derdi ülkenin demokrasisi olan, gerçekten çözümün gelişmesini isteyen, 6 Şubat'ta başlattığımız yürüyüşe katılmasını bekliyoruz. Bu yürüyüş çözüm içindir, ülkenin geleceği içindir, herkesi çözüm ve ülkenin geleceğinde söz kurmak üzere yürüyüşümüze davet ediyoruz" çağrısı yaptı.

'FAŞİZMİN ADIM ADIM İNŞASINI SAVUNAN GÜÇLER'
Günay, Millet İttifakı'nın mutabakat metnine ilişkin ise şunları söyledi: "Şimdi bir yandan bu faşizmin adım adım nasıl inşa edildiğini nasıl Türkiye'nin uçuruma sürüklendiğini örnekleriyle yaşayıp buna karşı mücadeleyi yükseltirken, iktidar alternatifi olduğunu savunan güçler, suya sabuna dokunmadan Türkiye halklarından destek istiyor. Önümüzdeki tarihsel öneme sahip seçimlere ilişkin 'Ortak Politikalar Mutabakat Metni' adıyla seçim bildirgesini kamuoyuna sunan Millet İttifakının ya da 6'lı Masa toplumun ihtiyacı olan köklü değişimlere ve köklü çözümlere uzaktır. Söz konusu metinde 6 partinin mutabık kaldığı temel sorun alanlarına dair uzun bir vaat listesi sıralanmıştır. Bu metinde ağır ekonomik krize, adaletsizliği, hukuksuzluğu, kırıntısı bile bırakılmamış demokrasinin tesisine yani güncel, yakıcı birçok soruna dair kısmı çözüm önerileri vaat edilmektedir. Fakat hem izlenen siyasetten görüldüğü hem de metnin de açığa çıkardığı üzere bu vaatler köklü ve radikal bir değişimi değil, AKP'nin yarattığı tahribata ilişkin bir restorasyonu bile içermekten uzaktır.

'ÜLKENİN EN BAŞAT SORUNLARI METİNDE YOK'
Bu metinde ülkenin yüzyıllarını bulan ve en başat, en kronik sorun alanları olan Kürt sorunu, Alevilerin hak ve talepleri, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği, sıradan bir uluslararası sözleşme olmaktan çok öte kadınların yaşam hakkını savunan İstanbul Sözleşmesi'nin tekrar yürürlüğe alınması, cinsiyet kimliklerinin tanınması, doğa talanına karşı ciddi bir ekoloji perspektifi, ayrımcılık ve ötekileştirmeye karşı eşit ve demokratik bir toplum hedefi, birer toplama kaplarına dönüştürülmüş cezaevleri ve emek sömürüsünün sonlandırılıp emeğin özgürleşmesi gibi birçok temel soruna ilişkin bırakalım gerçek bir çözüm perspektifi sunmayı bu sorunları anmaktan dahi imtina edilmiştir.

'KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEDEN DEMOKRASİDEN BAHSEDEMEZSİNİZ'
Özellikle Kürt Sorunu gibi ülkenin en ağır sorunu olan ve çok ciddi hak ihlallerinin, çok ciddi insanlık suçlarının işlendiği bir alana dair söz kuramamak sadece Kürt sorunu bağlamında, Kürt halkının demokratik hak ve talepleri bağlamında değil diğer sorunların çözümü konusunda da bir samimiyet testidir. Kürt sorunu her şeyden önce bir demokrasi sorunudur, demokrasinin anahtarı durumunda bir sorundur. Kürt Sorunu çözülmeden ülkede asla gerçek bir demokrasiden bahsedilemeyeceği artık tüm toplumun kabul ettiği bir realitedir. Kürt sorununu güvenlik ve askeri alana yani baskı-şiddet denklemine sıkıştırmaya devam edip, yüzyıllık bir çözümsüzlük politikasında ısrarcı olmak, ülkenin eşit ve demokratik geleceğine dair bir çözüm, bir vaatte bulunamamak demektedir. Bugün hemen herkesi terörist ilan etmeye zemin sunan ve kaynağını Kürt sorununun çözümsüzlüğünden alan, toplumun başına bela edilen ve gelinen aşamada neredeyse herkesi 'terörist' ilan eden Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve onun yarattığı mağduriyetlere karşı çıkmadan hangi adalet ve özgürlük sorununda çözüm bulunabilir? 'Terörle mücadele ediyoruz' diyerek Türkiye'yi suç örgütlerinin, mafya ve çetelerin üssü haline getirenlere nasıl engel olunabilir?

'MİLLET İTTİFAKI'NIN ÇÖZÜM ÖNERİSİ NE
Eşitlik, özgürlük, adalet talep eden milyonlarca Kürdün hak ve özgürlük taleplerine savaş, kayyım, operasyonla cevap veren AKP ve MHP'nin politikalarına karşı Millet İttifakı'nın çözüm önerisi nedir? Eşit yurttaşlık talep eden, inançlarını özgürce yaşamak ve kimliklerinin tanınmasını isteyen milyonlarca Alevi'ye ne diyorsunuz? Anadilde eğitim, kültürel hakların tanınması ve anayasal güvenceye alınması konusunda halklara ne vaat ediyorsunuz?

'TOPLUM İKİ KUTBA MAHKUM EDİLMEYECEK'
Ne yazık ki açıklanan metin bütün bu sorulara cevap vermekten uzaktır, hatta bu sorunları görmezden gelerek inkarcı zihniyetini de sürdürmektedir. Bu sorunları es geçen, görmezden gelen, 'bunlar mayınlı alanlar şimdilik girmeyelim, iktidar olduktan sonra bakarız' yaklaşımına bu toplum bir daha asla onay vermeyecektir. Bir kez daha belirtelim ki açıklanan metin, iktidarın çizdiği milliyetçi, inkarcı ve tekçi zihniyetin sınırlarından kopamamıştır. Bu haliyle restorasyon iddiasından bile uzaktır. Bu metin bir kez daha 3'üncü yol siyasetimizin ne kadar isabetli olduğunu, Türkiye toplumunun birbirini besleyen iki kutba mahkum edilmeyeceğini kanıtlamıştır.

'EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI YOLUNA DEVAM EDECEK'
Biz söz düzeyinde demokrasi değil radikal demokrasi istiyoruz, biz Türkiye halklarının bir daha asla yoksulluğa, savaşa, baskı ve zulme maruz kalmayacağı köklü dönüşüm istiyoruz. O yüzden Türkiye'nin bütün köklü sorunlarına en esaslı çözüm önerilerini sunuyoruz. Bunu gerçekleştirecek projelerimiz ve irademiz de tamdır. Gerçekten değişim isteyen, gerçekten özgürlük isteyen herkesi de Emek ve Özgürlük İttifakı ve 3'üncü Yol siyaseti etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı ve HDP toplumunun gerçek alternatifi olarak kararlılıkla yoluna devam etmektedir."