27 Eylül 2024 Cuma

ESP İl Eşbaşkanı Bahçeci: 9 Şubat'ta Bakırköy'de sözümüzü birlikte söyleyelim

ESP İstanbul İl Örgütü, 9 Şubat Pazar günü Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda "Kriz ve yoksulluk kader değil" şiarı ile halk buluşması düzenleyecek. ESP İl Eşbaşkanı Bahçeci, halklara dayatılanın kader olmadığını vurguladı ve ekledi: "Biz yoksulluğu, açlığı yaşarken, bin odalı saraylar, altın varaklı tuvaletler yapılıyor. Gelin hep birlikte, kriz ve yoksulluk kaderimiz değil diyelim, sesimizi birleştirip, sözümüzü büyütelim."

"Kriz yok, hepsi psikolojik" Bu sözler AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ait. Evinde neredeyse yemek pişiremeyen, ısınamayan, borçlarını ödeyemediği için yaşamına son veren emekçileri görmeyen AKP iktidarı, rantını büyütmek, sermayedarlara kazandırmak için yıkım projelerini uyguluyor. "Kriz var" ya da "Deprem vergileri nerede?" diye soran herkesi ise yargı kıskacına alıyor. İktidar, görmese de kriz can alıyor ve derinleşiyor.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), iki aydır "Kriz kapitalizmde çözüm sosyalizmde" şiarıyla kriz ve yoksulluğa karşı kampanya yürütüyor.

ESP İstanbul İl Örgütü de bu kampanya kapsamında "Kriz ve yoksulluk kaderimiz değil" şiarıyla 9 Şubat Pazar günü saat 15.00'da Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda halk buluşması gerçekleştirecek. 

ETHA'ya konuşan ESP İl Eşbaşkanı Ezgi Bahçeci, krize ve yoksulluğa karşı halkların birlikte mücadele etmesi gerektiğine işaret etti ve herkesi, halk buluşmasına çağırdı. 

'BORCU ÖDEYEN EMEKÇİLER, REFAHI YAŞAYANLAR ZENGİNLER'
Bahçeci, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, asgari ücretin belirlendiği günlerde söylediği "Bu çark dönecek, bu çarkın dönmesi için hesabı kitabı iyi yapmak durumundayız" dediğini hatırlattı ve ekledi: "Bu söz iktidarın, işçi ve emekçilere yaklaşımını ortaya koyuyor. Her zaman ekonomik krizin faturası işçi ve emekçilerden kesiliyor. Yani bir kriz anında ilk yapılan şey ücretlerin düşürülmesi, temel tüketim gıdalarına zam yapılması oluyor. Bu süreçte ne büyük şirketler borçlarını ödüyor ne de vergilerine artırım yapılıyor. Bu şirketlerin ödediği vergiler, Türkiye'de ödenen toplam verginin yüzde birine tekabül ediyor. Ama aslında sermaye ve para buralarda toplanıyor. Zenginliği ve refahı yaşayan onlar ama borcu ve yükü taşıyan da emekçiler oluyor."

Sistemin adaletsiz olduğunu vurgulayan Bahçeci, "Bu yaşananlar da, kriz de, yoksulluk da kendisini sömürü ve rant üzerinden sürdüren kapitalist sistemin sonucudur" dedi. 

'İNSANLARA KRİZİ ANLATMAMIZA GEREK YOK, ZATEN YAŞIYORLAR'
Krizin bu dönem çok daha yakıcı bir şekilde hissedildiğini vurgulayan Bahçeci, Türkiye'de halkların yüzde 20'sinin yoksulluk, yüzde 80'inin ise açlık sınırında yaşadığına dikkat çekti. Bahçeci, şöyle devam etti: "Ekonomik krizi insanlara anlatmamıza gerek yok, çünkü zaten en yalın ve hissedilir haliyle yaşıyorlar. Isınamıyorlar, yiyemiyorlar, giyemiyorlar. İnsanların büyük kısmı hayatlarını çektikleri kredilerle sürdürmeye çalışıyorlar. Sorun şu ki, çözüm konusunda umutsuzluk ve alternatifsizlik hali var. Umutsuzluk, hayatı sonlandırma noktasına kadar getirmiş."

Halka, krizi değil; krize, sömürü ve yoksulluğa karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini anlatmaya çalıştıklarını ifade eden ESP İl Eşbaşkanı Bahçeci, "Biz bu yaşadığımız krizin de, baskının da kapitalizmin bir sonucu olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Çözümün de sosyalizmde olduğunu söylüyoruz. Bu adaletsizliği yaşamak zorunda olmadığımızı, bize yıllardır her konuda; açlıkta, yoksullukta, depremde her şeyin kader olduğununu dayatanlara karşı buna muhtaç olmadığımızı gösterebiliriz" şeklinde konuştu. Toplumda büyük bir öfkenin hakim olduğunu söyleyen Bahçeci, insanlarda artık tahammül sınırlarının aşıldığını belirtti.

'HALKA YOK, SERMAYEDARLARA ÇOK'
Adalet mücadelesinin en temel mücadele olduğunu kaydeden Bahçeci, "Bunun en güncel örneği, insanlar ekonomik kriz nedeniyle yaşayamıyor, işçilere sefalet ücreti dayatılıyor ama diğer tarafta AKP, milyar dolarların harcanacağı Kanal İstanbul projesini hayata geçiriyor. Halkın itirazlarını da, ekolojik başta olmak üzere ortaya çıkacak yıkımı da hiç önemsemiyor. Deprem vergileri, kimse nereye harcandığını bilmiyor. İnsanlara yardım için yapılan bağışlar Kızılay tarafından Ensar Vakfı'na bağışlanıyor. İşte adaletsizlik. Halka yok ama sermayedarlara çok."

Başta adaletsizliğin ortadan kaldırılması olmak üzere çok sayıda talep ile 9 Şubat Pazar günü Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda halk buluşması gerçekleştireceklerini kaydeden Bahçeci, diğer talepleri ise şöyle sıraladı: "En geniş temelde eşitlik ve adalet. İnsanca yaşam koşulları, emeğimizin karşılığını almak, kadına yönelik şiddet ve katliamlara son verilmesi. Doğalgaz, su elektrik ve su başta olmak üzere yapılan zamların geri çekilmesi. Temel tüketim ihtiyaçlarına zam yapılmaması. Eşit işe eşit ücret."

Bahçeci, "Sözümüzü birlikte söylemek istiyoruz" dedi ve şu çağrıyı yaptı: "Biz bu ülkede üreten, var eden ama hayatlarını sürdürmekte zorlanan insanlarız. Dolayısıyla yaşadıklarımız karşısında söz söyleme, itiraz etme ya da bir şey söyleme hakkına sahibiz. Hayatımızı borçlu olarak sürdürüyoruz. Yaşayabilmek için kredi ve kredi kartlarına sarılıyoruz. Biz bu yoksulluğu yaşarken bin odalı saraylar, altın varaklı tuvaletler yapılıyor. Gelin hep birlikte, kriz ve yoksulluk kaderimiz değil diyelim, sesimizi birleştirip, sözümüzü büyütelim."