27 Eylül 2024 Cuma

Diyarbakır ve Batman'da kayıp eylemleri

Diyarbakır ve Batman'da gözaltında kaybedilenlerin akıbetini soran hak savunucuları, Cumartesi Anneleri'nin adalet mücadelesinin kriminalize edilemeyeceğinin altını çizdi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, Diyarbakır ve Batman'da gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sorarak, adalet sağlanana kadar mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi.

DİYARBAKIR
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 730'uncu haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Kaybedilenlerin fotoğrafları taşınan eylemde, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartı açıldı.

İHD Diyarbakır yöneticisi Ercan Yılmaz, 15 yılı aşkın süredir kayıp yakınlarının Diyarbakır'daki adalet arayışının devam ettiğini hatırlatarak, "Her koşulda, karda, kışta, yazın sıcağında ailelerimizin, kayıp yakınlarının, sivil toplum örgütlerinin ve hak savunucuların talepleri aynı. Türkiye'de 90'lı yılların başında yaşanan kayıp ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması, geçmişle yüzleşme, onarıcı adaletin sağlanması tek talebimiz. Bu talebimiz aydınlatılmamış, tek bir faili meçhul cinayet kalmayana kadar devem edecek" ifadelerini kullandı.

Fırat Akdeniz, 10 Şubat 1991'de Şırnak'ın Cizre ilçesinde gözaltında kaybedilen Cemal Geren'in hikayesini kamuoyuyla paylaştı. Geren ailesinin yaşadığı Cizre ilçesine bağlı Çağlayan köyünün 1990'ların başında askerler tarafından yakıldığını aktaran Akdeniz, Geren ailesinin koruculuk dayatması nedeniyle ilçe merkezine taşındığını söyledi.

Aileye dönük baskıların burada da devam ettiğini ve aile bireylerinin defalarca gözaltına alınıp işkence gördüğünü anlatan Akdeniz, itirafçılar Abdülhakim Güven ve Adem Yakin'in Mehmet Geren'i tehdit ettiğini ve Geren ailesinin İstanbul'a taşındığını aktardı. Mehmet Geren'in İstanbul'da tekrar gözaltına alındığını ve 12 gün boyunca kendisinden haber alınamadığını söyleyen Akdeniz, Mehmet Geren'in kardeşi Cemal Geren'in ise Cizre'de yaşamaya devam ettiğini ve bir gün işe giderken kaybedilip kendisinden bir daha haber alınamadığını ifade etti. 

Cemal Geren'den 25 gün boyunca haber alınamadığını kaydeden Akdeniz, şöyle devam etti: "Cemal'in kayboluşunun 25'inci gününde civar köylerden bir kişi tarlasının yakınında bir ceset bulmuş ve durumu polis merkezine bildirmişti. Polis merkezinde bulunan yetkililer, cesedi bulan köylülere, 'bir çukur kazıp cesedi içine atmasını' söyler ancak cesedin üzerinden çıkan nüfus cüzdanından Cemal'in olduğu anlaşılır. Köylülerden Geren ailesini tanıdıkları için cesedi bir battaniyeye sararak hastaneye getirmişlerdi. Geren'in cenazesi hastanede ailesine teslim edilir. Aile, o dönemde tehdit edildikleri ve can güvenlikleri olmadığı için hiçbir hukuki girişimde bulunamaz. Cemal Geren dosyası o tarihten günümüze faili meçhul olarak tozlu raflarda kalır."

Eylem oturma eylemiyle son buldu.

BATMAN
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları eylemlerinin 566'ncı haftasında Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartı açılan eylemde, kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.

Basın açıklamasını okuyan İHD yöneticisi Yunus Bağış, kayıp yakınlarının 1995'ten beri Galatasaray Meydanı'nda, Gülistan Caddesi'nde, Koşuyolu Parkı'nda yakınlarının kemiklerini ve adaleti aradıklarını söyledi.

Bu toplumsal eylemlerde Cumartesi Anneleri'nin gözaltında kaybedilen ve katledilen insanların hikayelerini gündemde tuttuğunu ve gözaltında kaybetme politikasını teşhir ettiğini ifade eden Bağış, 5 Şubat 2011 tarihinde dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumartesi Anneleri'ni resmi konutunda kabul ettiğini, görüşmenin ardından TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun kurulduğunu hatırlattı.

Komisyon raporunda Cemil Kırbayır'ın gözaltında işkenceyle katledildiği ve cesedinin yakılarak yok edildiğinin belirlendiğini aktaran Bağış, şöyle devam etti: "Bu çok önemli bir adımdı ama gerisi gelmedi. Çünkü komisyonun suç duyurusuna rağmen, savcılık dava açmayı reddetti. Meclis komisyonunun raporunun bile üstü örtüldü. Ama bir kez 'devlet tarafından öldürüldü' kaydı Meclis arşivlerine düşülmüş oldu. 10 yıl önce bu gelişmeler yaşanırken Cumartesi Annelerinin hak ve adalet arayışı günümüzde farklı bir boyut kazanıyordu."

Cumartesi Anneleri'nin 700'üncü hafta oturma eylemine dönük polis saldırısına dikkat çeken Bağış, İçişleri Bakanı'nın ve hükümet sözcüsü Ömer Çelik'in Cumartesi Anneleri'ni hedef gösteren açıklamalarını hatırlattı.

Bağış, şöyle devam etti: "Bu tahrik içeren açıklamalar; Cumartesi Annelerinin mücadelesinin engellenmesi, hakikatlerin gizlenerek suçluların korunmak istenmesi yanında, barışçıl bir sivil itaatsizlik eylemini provoke ederek, toplumun geniş bir kesimi tarafından sahiplenilen Cumartesi Anneleri üzerinden toplumun bir kargaşaya sürüklenmek istendiğini de gösteriyordu. Cumartesi Anneleri/İnsanları da gözaltında kayıplarını aramaktan ve adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğini, Bizler insan hakları savunucuları olarak, Cumartesi Annelerinin her zaman hakikat ve adalet taleplerinin sesi, soluğu olmaya devam edeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz."