26 Eylül 2024 Perşembe

Cumartesi Anneleri: Annem ağabeyimi 21 yıl gözü kapıda bekledi...

Cumartesi Anneleri, Dargeçit'te kaybedilen 7 kişinin akıbetini sordu. Kayıp yakınları, 23 Aralık'ta görülecek Dargeçit JİTEM Davası'na da çağrı yaptı.

Cumartesi Anneleri, 769. buluşmalarında Dargeçit JİTEM davasında hukukun işletilmesi ve sorumluların cezalandırılması talebini yükseltti. 

Kayıp yakınları, bu haftada Galatasaray Meydanı yasaklandığı için İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube önünde açıklama yaptı.

Basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, 23 Aralık'ta Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Dargeçit JİTEM davasının görüleceğini hatırlattı. "Dargeçit JİTEM davasında hukuk işletilsin, sorumlular cezalandırılsın" diyen Ocak, 29 Ekim-8 Kasım 1995 tarihleri arasında ağır silahlı askerler ve korucuların Mardin'in Dargeçit ilçesinde düzenlediği ev baskınlarında dördü çocuk, iki lise öğrencisi ve iki kadının da aralarında olduğu çok sayıda kişiyi gözaltına aldığını kaydetti. Ocak, "Gözaltına alınan 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 20 yaşındaki Abdurrahman Olcay, 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun, 57 yaşındaki Süleyman Seyhan, Dargeçit Jandarma Taburuna götürüldü. Aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan Davut'un annesi Hayat Altunkaynak, Süleyman Seyhan'ın kızı Fehime ve Seyhan Doğan'ın 11 yaşındaki kardeşi Hazni 3 gün boyunca ağır işkence gördükten sonra serbest bırakıldı" dedi.

'SERBEST BIRAKILDILAR, DAĞA GİTMİŞLER' YALANI
Serbest bırakılanların gözaltında tutulan yakınlarının ağır işkence gördüklerini açıkladıklarını hatırlatan Ocak, şöyle devam etti: "Gözaltında tutulanları arayan ailelerinin başvurularına; 'sorgu sonrası serbest bırakıldılar, dağa gitmişler' cevabı verildi. Aileler kayıplarını aramaktan vazgeçsin diye tehdit edildi, gözaltına alındı ve işkence gördü. Yapılan suç duyuruları soruşturulmadan takipsizlikle sonuçlandı ve ilgili mercilere yaptıkları tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. 4 ay sonra 6 Mart 1996 tarihinde, Süleyman Seyhan'ın kafası olmayan yakılmış bedeni bir kuyuda bulundu. Süleyman Seyhan'ın ailesine bilgi veren uzman çavuş Bilal Batırır da Dargeçit Jandarma Taburunda kaybedildi."

İHD'nin 29 Mayıs 2009 tarihli başvurusu ve İHD Mardin Şubesi'nin çabası sonucunda Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı'nın dosyayı yeniden açtığını ve soruşturma başlattığını söyleyen Ocak, yürütülen soruşturma kapsamında Dargeçit kayıplarının gözaltında öldürülerek kuyulara gömüldüğü gerçeğinin ortaya çıktığını vurguladı. 2012, 2013 ve 2015 tarihleri arasında yapılan kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerin ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldığını söyleyen Ocak, Mardin Jandarma Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire'nin de içinde olduğu 18 kişi hakkında, "birden fazla kişiyi taammüden öldürme" suçlamasıyla dava açıldığını kaydetti.

'YARGIÇLAR GÖREVİNİ YERİNE GETİRSİN'
Hukukta kural olarak bir davaya bakma yetkisi, suçun işlendiği yerin mahkemesine ait olmasına rağmen, dava dosyanın açıldığı Midyat'tan "güvenlik" gerekçesiyle Adıyaman'a sevk edildiğinin altını çizen Ocak, konuşmasına şöyle devam etti: "Kayıp ailelerinin uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan hakları ihlal edildi. Davanın geçen duruşması 30 Eylül 2019 tarihinde Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Bugüne kadar yapılan duruşmaların seyri mahkemenin, insanlığa karşı işlenmiş bu ağır suçu açığa çıkartacak, ceza adaletini sağlayacak istek ve iradede olmadığı yönündeki kaygılarımızı güçlendirdi.

"Artık yeter. Failleri aklama faaliyetine dönüşen kayıp davalarında hukuk işletilsin. Dargeçit JİTEM davası önceki kayıp davalarında olduğu gibi, adalet ve hakikat arayışımızın yargı eliyle engellenmesi pratiğinin bir parçasına dönüştürülmesin; yargıçlar görevini yerine getirsin ve ceza adaletini sağlansın."

'MARAŞ İÇİN HAKİKAT VE ADALET TALEBİMİZİ TEKRARLIYORUZ'
1978 yılında 19-26 Aralık tarihleri arasında Maraş'ta yaşanan ve yüzlerce insanın ölümüne neden olan katliamın 41. yılı olduğunu hatırlatan Ocak, "Güvenlik güçlerince Şeyh Alim mezarlığına topluca defin oldu. Mezar yerleri hala net olarak bilinmiyor. Toplu definlerin dışında tespit edebildiğimiz kadarıyla Yusuflar mahallesinde öldürülen Hatice Yılmaz ve Ferittepe mahallesinde misafir olduğu evde ev sahipleriyle öldürülen Mahmut Ünal'ın nerede olduğu bilinmiyor. Katliamın 41. yılında Maraş için hakikat ve adalet talebimizi tekrarlıyoruz" diye konuştu.

ALTUNKAYNAK: 12 YAŞINDAKİ BİR İNSAN DEVLETİ NASIL BU KADAR KORKUTUR?
12 yaşında gözaltında kaybedilen ağabeyi Davut Altunkaynak'ın ismini alan Davut Altunkaynak söz aldı. Altunkaynak, ağabeyi kaybedildikten 4 sene sonra dünyaya geldiğin ve adını taşımanın bir gurur olduğunu kaydetti ve ekledi: "Keşke bu ismi o taşısaydı o hak arasaydı. Ne yazık ki ben buradayım. Aradan 21 yıl geçti, annem 21 yıl boyunca gözü kapıda bekledi abimi. 12 yaşındaki insan size ne yapar, devleti nasıl bu kadar korkutur? Anlatacak bir şey yok. biz bu davanın peşini bırakmayacağız. Diğer davalar sonuçsuz kaldı ama bu dava sonuçsuz kalmayacak. Bu dava için elimizden gelen her şeyi yapacağız."

Seyhan Doğan da kaybedildiğinde 13 yaşındaydı. Söz alan ağabeyi Kadri Doğan, gözaltının olduğu akşam annesinin sabaha kadar beklediğini aktardı. "Anneme, 'oğlun sabah gelecek' dediler" diyen Doğan, 2000 yılında vefat eden annesinin tek talebinin oğlunun kemikleriyle gömülmek olduğunu dile getirdi. Doğan, "Adalet arıyoruz, adaletin olmadığı yerde yaşıyoruz" dedi.