27 Eylül 2024 Cuma

Çepni: Depremin sorumlusu sermaye düzenidir

HDP İzmir Milletvekili Çepni, depremin 12. gününde Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Depremin ilk 4-5 günü devletin ortada olmadığını, halkın yardımına halkın koştuğunu aktaran Çepni, sarayın halk dayanışmasını beka sorunu olarak görerek engellemeye başladığını aktardı. Rantçı sermaye düzeninin depremde onbinlerce insanın ölümüne neden olduğunu hatırlatan Çepni, "Bu faşist düzeni yerle bir edelim. Kendi düzenimizi, halkçı, demokratik, özgürlükçü düzenimizi kuralım" çağrısında bulundu.

Depremin ardından Malatya'ya giderek 10 gün bölgede kalan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat Çepni, gözlemlerini aktarmak için Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Resmi olmayan verilere göre yüz binlerce kişinin yaşamını yitirdiğini belirten Çepni, AFAD'ın verilerine güvenmediklerini söyledi, "Güvenmememizin sebebi de iktidarın buna benzer tüm verilerle bugüne kadar oynamış, çarpıtmış olmasıdır" dedi.

'DEVLET DEĞİL GÖNÜLLÜLER VARDI'
Depremin yaşanmasının ardından büyük bir halk seferberliği başlayarak Türkiye'nin dört bir yanından binlerce tırın yola çıktığını, halkın büyük bir fedakarlıkla dayanışmayla yardıma koştuğunu vurgulayan Çepni, binlerce gönüllünün arama kurtarma çalışmalarına katıldığını hatırlattı. Devletin üçüncü ve dördüncü gün sahada görülmeye başladığını o zamana kadar insanları enkaz altında ölüme terk ettiğini vurgulayan Çepni, dördüncü gün bile ulaşmadığı köyler, göçükler olduğunu söyledi.

Alanda sadece gönüllüler ve onların getirdiği yardım malzemeleri olduğunu hatırlatan Çepni, "Hala bugün dahi ulaşılmayan, yaraları sarılmayan deprem bölgeleri var, köyler var, ilçeler var. Kepçelerin enkazları kaldırmaya giriştiği bugün dahi, göçük altından insanlar çıkmaya devam ediyor" dedi.

'HALKIN SEFERBERLİĞİ UMUDUMUZU BÜYÜTTÜ'
Halkın seferberliğinin umutlarını büyüttüğünü, bunun karşısında iktidarın yardımlaşmayı engellemeye çalıştığını söyleyen Çepni, "Bunu hemen depremin ikinci günü yaptı. Yüz binlerce insanın göçük altında olduğu, geceleri -18-20 derecede insanların soğukta donduğu, açlıkla boğuştuğu günlerde, Türkiye'nin her tarafından insanların yardıma koştuğu anda, devletin ortada görünmediği anda çıktı, 'Yardımlaşmayı ya ben yaparım, ya kimse yapamaz' dedi. Kendisi alanda yoktu. Demek ki insanları açlığa, soğuğa, ölüme terk etmenin fetvasını vermiş oldu" diye konuştu. 

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın televizyonlardan yardım çalışması yürütenlere parmak salladığını, tehditler savurduğunu hatırlatan Çepni, "Depremin acısı, yaşanan büyük yıkım, insanların içerisinde olduğu büyük yoksulluk, açıklamaların hiçbirinde yoktu. Varsa yoksa kendi iktidarları açısından risk gördükleri dayanışma seferberliğini hedef haline getirdiler" dedi.

'DEVLET 5 GÜN SONRA OTORİTE BENİM DEMEK İÇİN GELDİ'
AKP ve MHP'ye oy verenlerinde içinde olduğu halkın "Devlet nerede" feryadını yükselttiğini kaydeden HDP Milletvekili Murat Çepni şunları söyledi: "Bunu öyle televizyonlardan, röportajlardan değil, bizzat gözlerimle, kulaklarımla gördüm, duydum. Devlet nerede diye sordular. Hala sormaya devam ediyorlar. Fakat dördüncü günden itibaren çadırlar verilmeye başlandı. O da bir köye bir çadır, bir köye iki çadır, bir köye üç çadır. Ellerindeki çadırları, yarım yamalak, düzensiz, disiplinsiz bir biçimde dağıtmaya giriştiler. Nurhak'ta yüzün üzerinde ölünün olduğu Kullar Köyü'ne dördüncü gün olmasına rağmen hiç kimse gitmemişti. Hala insanlar göçük altındaydı ve birçok insan gecenin o eksi soğuklarında donarak öldüler. Devlet depremin hemen ertesi günü kendi kolluk güçlerini sahaya sürseydi, kayıpların birçoğu kesin ve kesin yaşanmamış olabilirdi. Ama devlet dört gün sonra, beş gün sonra, sözüm ona; ben buradayım, otorite benim demeye girişti."

'BİZ HALKIN YANINDAYKEN ALANDA TEK BİR DEVLET KURUMU YOKTU'
Binlerce gönüllünün deprem bölgesine çıplak ellerle koşmaması durumunda can kayıplarının daha yüksek olduğuna dikkat çeken Çepni, "Burada basında göremeyeceğiniz, televizyonlarda izleyemeyeceğiniz bir gerçeğin daha altını çizmek istiyorum. HDP olarak hemen depremin ikinci günü, bütün milletvekillerimizle, yönetici organlarımızla, il-ilçe yöneticilerimizle ve binlerce gönüllü arkadaşımızla deprem bölgelerine gittik. İki yüzden fazla gönüllü arkadaşımız, ondan fazla depo ve çok sayıda gezici ekibimizle birlikte Malatya'daydık. HDP, binlerce tır boşalttı. Gidilmeyen tek bir köy, tek bir mahalle bırakılmadan bu ihtiyaçlar gücümüz oranında dağıtıldı. Bütün deprem bölgelerinde çalışmalar yoğun bir şekilde yapıldı ve biz bunları yaptığımızda, çok açık ve net söylüyorum herkes bunu duysun, alanda tek bir devlet kurumu yoktu" diye vurguladı.

'HALKIN HALKLA DAYANIŞMASINI SARAY BEKASINA RİSK OLARAK GÖRDÜ'
HDP'nin ve sayısız parti ve kitle örgütünün yardımlarını deprem bölgesindeki halka ulaştırmasını devlet bekasına risk olarak görerek tutum aldığını açıklayan Çepni, "Çünkü kendisi yoktu ama halk vardı. Halkın, halkla dayanışmasını saray bir tehdit olarak gördü. Oysa normal bir siyasetçinin halkımızın bu dayanışmasının önünde eğilmesi, saygı duyması, teşekkür etmesi lazım. Tam tersine bunun olanaklarını geliştirmeye çalışması lazım" dedi.

Sosyal medya kısıtlamasına da değinen Çepni, sosyal medya paylaşımları nedeniyle yaşanan gözaltıları hatırlattı. HDP Milletvekili Murat Çepni şöyle konuştu: "Bu devlet; beş öğrenci sokakta basın açıklaması yapmaya kalktığında, yüzlerce polis dakikasında orada bitiverirken, o beş öğrenciyi karga tulumba gözaltına alma becerisine sahipken, binlerce insan göçük altında kaldığında, oraya bir türlü seferber olamadı. Çünkü eğitim biçimleri, düşünce biçimleri, duygu biçimleri halkı kurtarmak, halkın ihtiyaçlarını gidermek üzerine kurgulu değil. Halkın itirazlarını bastırmak için eğitim aldılar. Tam da bu depremde, çıplak gözlerimizle gördüğümüz şey buydu."

Partilerinin ve gönüllülerin ulaştırdığı çadırlara devletin el koyduğunu, tepkilerin ardından bu duruma son verildiğini kaydeden Çepni, son iki üç gündür yardım depolarının basılarak malzemelere el konulduğunu hatırlattı. Çepni, "Devlet, nihayet ortada göründü. Büyük devlet, halk karşısında kendisini ortaya tekrardan çıkartmaya başladı. İşte devlet gerçeği bu. Şimdi en son bizim Pazarcık'ta koordinasyon merkezimize kayyum atadılar. Neymiş efendim, onlardan başka kimse dağıtamazmış. Buradaki çalışma binlerce insanı kurtardı, ihtiyaçlarını giderdi. Siz neredeydiniz" diye sordu.

Depremin büyük yıkım yarattığı kentlerde olanakları olanların kentleri boşalttığını ancak hayvancılıkla uğraşanlar köylerde kalmaya devam ettiğini söyleyen Çepni, hayvan çadırları ve yem ihtiyacına işaret etti.

'BU FELAKET DEĞİL CİNAYET'
HDP Milletvekili Murat Çepni, yaşananın bir felaket değil cinayet olduğunun altını çizdi, "Çünkü bizler, bilim insanları, her fırsat olduğunda, ısrarla, buranın bir deprem coğrafyası olduğunu, atılan her adımın bu deprem gerçeğine uygun olarak atılması gerektiğini söyledik. Ama betondan, paradan başka bir şey görmeyen bu iktidar, bütün bu dediklerimizi dikkate almadı. Her yeri betona çevirdi, hırsızların koalisyonuna dönüştü. Tarım alanlarına, su alanlara inşaatlar yaptı. İmar afları çıkarttı. 2018'de, bu Mecliste çıkartılan imar affına HDP dışında herkes 'evet' dedi. İmar afları cinayete çağrıdır. Cinayet teşebbüsüdür. Şimdi imar aflarının sonucunu görüyoruz" diye konuştu.

Deprem gerçeğinin siyasal olduğunu asıl bugün siyaset yapılması gerektiğini vurgulayan Çepni, "Depremin sorumlusu ranttan başka, kardan başka, betondan başka, hiçbir derdi, politikası olmayanlardır. Yoksul halk bu politikalar sebebiyle göçük altında ezilerek, donarak hayatını kaybetti" ifadelerini kullandı.

Deprem paralarının nerede olduğu sorusunu yönelten Çepni şöyle yanıt verdi: "Deprem paraları paramiliter çetelere harcandı. Deprem paraları şirketlere hortumlandı. Deprem paraları Suriye'deki, Kuzey Suriye'deki savaşa harcandı. Oradaki cihatçı çetelere hortumlandı. Yani deprem aynı zamanda bu ülkenin bütçesinin, halka değil savaşa harcanmasının sonucudur. Bakın, 468 milyar TL savaş bütçesi var. Diğerlerini saymıyorum, faize gidenler, sarayın kendi bütçesini hiç saymıyorum. Bütün bu bütçe, bu deprem gerçeğine göre halka harcanmış olsaydı emin olun bu depremde bir tek can bile kaybolmazdı. Bakın depremin ikinci günü, üçüncü günü bir büyük depremin yaşandığı Suriye'de, Kuzey Suriye'de bombalamalar gerçekleştirildi. Düşünebiliyor musunuz, deprem yaşanmış, deprem! Türkiye'de, Suriye'de. Deprem anında dahi orada deprem altında kalanlar, Türkiye tarafından, iktidar tarafından, AKP tarafından bombalandı. Bir faşizmle de karşı karşıyayız. Bu halk düşmanı faşizmle ancak ve ancak en net biçimde yüzleşerek hesaplaşabiliriz."

'HIRSIZA HIRSIZ DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Deprem bölgesinden kuru gıda, kalın giysi, kışlık çadır, elektrikli soba, odun sobası, jeneratör, temizlik malzemelere, sabun, deterjan, kadın hijyen malzemeleri, hayvan çadırı ve hayvan yemine ihtiyaç olduğunu sıralayan Çepni, "Dayanışmayı büyütmek durumundayız. Halkın halktan başka dayanışacağı hiçbir kuvvet yoktur. Biz, birbirimize destek olmadığımız koşullarda işte televizyonlarda yaşanan utanç tablolarıyla karşı karşıya kalırız. Halktan çaldıklarını sözüm ona halka bağışlayan yalancılar, bize kalkıp ahkam kesebilirler. İşte bütün bunların karşısında biz, hırsıza hırsız demeye, yalancıya yalancı demeye devam edeceğiz. Kendi dayanışmamızı güçlendireceğiz değerli halkımız. Bundan başka hiçbir yolumuz yoktur" diye konuştu.

'FAŞİST DÜZENİ YIKALIM, HALKÇI ÖZGÜRLÜKÇÜ DÜZENİ KURALIM'
Depremin sorumlusunun, ranta dayalı sermaye düzeni olduğunu vurgulayan Çepni, bu sermaye düzenine karşı halk örgütlülüğünü, halkın mücadelesini büyütme zamanı olduğunu söyledi. Halka, sermayenin faşist düzenini değiştirme, yerle bir etme çağrısında bulunan Çepni, "Kendi düzenimizi, halkçı, demokratik, özgürlükçü düzenimizi kurmalıyız. Bundan başka bir şansımız yoktur" diye ekledi.