27 Eylül 2024 Cuma

'Boyun eğmeyeceğiz, karanlık gider Gezi kalır'

Gezi'de nasıl omuz omuza direnildiyse dava için de yanyana olunması gerektiğini söyleyen Taksim Dayanışması, Gezi'yi savunmanın bir boyun borcu olduğunu vurguladı.

Taksim Dayanışması, üç kişi hakkında müebbet hapis cezası istenen ve iş insanı Osman Kavala'nın tutuklu yargılandığı Gezi davasına ilişkin basın toplantısı düzenledi. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nde yapılan açıklamaya davanın tutuksuz sanıkları, HDP Milletvekili Musa Piroğlu, Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay ile çok sayıda kişi katıldı.

Basın açıklamasını okuyan Yüksek Mimar Mücella Yapıcı, Gezi'nin bu toprakların eşitlik, özgürlük ve adalet umudu olduğunu söyledi. Yapıcı, "Ülkemizin toplum, kent ve demokrasi tarihinin en parlak ve onurlu sayfalarından biri olan ve anayasal, demokratik bir hak kullanımı olan Gezi direnişi suçlulaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu ülkede kurgu davalarla defalarca karşılaştık. Herkes gerçeği biliyordu, yargı ise kararlarıyla şaşırtıyordu. Aklımız, mantığımız, izanımız defalarca sınandı. Zamanında bu davaları haklı bulanlar, yıllar sonra çıkıp 'kandırıldık' dediler. Üstelik bunu, bir mensubu olmadıkları yargı adına söylediler. Bu kandırılma, uydurulmuş delillerle, tanıklarla ve kurguyla sanık sandalyesine oturtulanların yaşam haklarının ihlaline sebep oldu" dedi.

'GEZİ HERKESİN KENDİ İRADESİYLE GELDİĞİ PAYLAŞIMCI BİR ŞENLİKTİR'
Gezi'nin akıl sağlığı yerinde olmayan bir tanığını, nereden geldiği belli olmayan ve tehdit de sayılamayacak bir adet gaz maskesinin, bir masanın, iki sandalyenin etrafında dönen yüzlerce sayfalık bir iddianameyle yargılandığını belirten Yapıcı, iddianamede adı geçenler nezdinde Gezi'ye katılarak demokratik hakkını arayan milyonlarca insanın yargılandığını ifade etti. Gezi'nin bir kalkışma yahut darbe girişimi gibi değerlendirilemeyeceğinin altını çizen Yapıcı, şöyle devam etti: "Çünkü Gezi, her bir yurttaşın tamamen kendi iradesiyle, kendi itirazını alıp geldiği, sözünü söyleyebildiği, taleplerini sıralayabildiği, kendi haklarını savunduğu, eşitlikçi, özgürlükçü ve paylaşımcı bir şenliktir. Baskıdan, yalandan, adaletsizlikten, liyakatsizlikten, hak ihlallerinden bunalmış insanların sözünü söyleme şeklidir. Halkın itiraz hakkı demokrasinin bir parçasıdır, demokrasi bir bütündür ve bölünemez. Gezi davasında yargılananların 'yapmadım, etmedim, görmedim, duymadım' demesini kimse beklemesin. Bu iddianame sadece yargılananlara değil, Gezi'de yer alan, sözünü sakınmayan, kendi kaderine sahip çıkan milyonlarca insanın aklına ve iradesine de saygısızlıktır."

'GEZİ'Yİ SONUNA KADAR SAVUNMAK BORCUMUZDUR'
Gezi davasında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini kaydeden Yapıcı, Gezi'nin hiçbir iddianamenin kirletemeyeceği kadar büyük bir toplumsal gerçeklik olduğunu belirtti. Yapıcı, "Biz Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesildiği ve çadırlarımızın yakıldığı günlerdeki tepkimizin de gencecik çocuklarımıza kıyan polis şiddetinden hesap soran tutumumuzun da parklarda, meydanlarda, sokaklarda özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam talep eden milyonların taleplerinin de kararlılıkla arkasında durmaya devam edeceğiz. Polisiyle, yargısıyla, medyasıyla hakikati baskılayıp tarihi yeniden yazmaya çalışanlara inat, gerçekleri haykırmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, gücünü Gezi'nin eşitlikçi, özgürlükçü ve barışçıl birlikteliğinden alacaktır. Milyonları da yargılasanız, bu gerçeği yok edemeyeceksiniz. Gezi Direnişi'ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürmenize asla izin vermeyeceğiz. Bu yargılama, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Fethullahçıların müştereken işlediği suçların en yenisidir. Bir suçlu aranıyorsa, Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım'ın, Hasan Ferit Gedik'in ve Ahmet Atakan'ın ölümünde aranmalıdır. Bu davada adı bile geçmeyen bu canlarımıza, Gezi'yi sonuna kadar savunmak borcumuzdur" dedi.

'BİZ DEMOKRASİDEN YANA ALDIĞIMIZ TAVIRDAN DOLAYI YARGILANIYORUZ'
TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Tayfun Karaman ise bir tiyatro oynandığını söyledi. Bu tiyatronun kendilerini hayattan koparmakla tehdit ettiğine vurgu yapan Karaman, "Bu iddianame mahkeme salonlarında paramparça edildi. Bizler mahkemede verdiğimiz savunmalarla bu iddianameyi paramparça ettik. Bizler Gezi'nin bir parçası olmaktan dolayı yargılanıyoruz. Bizler hiçbir zaman 'Gezi'ye gitmedik' demedik. Gezi her zaman için Türkiye'nin demokrasi sayfalarında ak bir şekilde duracak. Şunu unutmamak gerekir ki milyonlar oradaydı. Biz oradan demokrasiden aldığımız tavırdan dolayı yargılanıyoruz. Hukuk ne derse desin bizler güçlü olmaya Gezi'yi savunmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

'GEZİ'DE MİLYONLARI BİRARAYA ERDOĞAN'IN HOYRATLIĞI GETİRDİ'
Taksim Dayanışması avukatlarından ve yargılananlardan Can Atalay da bir mimarın, bir avukatın ya da milyonlarca kişinin görevini yerine getirdiği için yargılanamayacağını belirterek, "Gezi'de milyonları bir araya getiren Erdoğan'ın hoyratlığıdır. Boyun eğmedik eğmeyeceğiz. Gezi bu ülkenin en önemli eşitlik, özgürlük talebidir. Karanlık gider gezi kalır" dedi.

'GEZİ'DE OLDUĞU GİBİ DAVADA DA OMUZ OMUZA OLMAMIZ GEREK'
TTB İkinci Başkanı Ali Çerkezoğlu, hayatlarının en heyecanlı ve en kararlı döneminin Gezi olduğunu ifade etti ve şöyle devam etti, "TTB olarak bizler de yargılandık ve bu davalarda beraat aldık. Bizler hekim olarak herkes gibi ülkesine sahip çıkan ve sistemlere karşı birer yurttaş olarak bu yaşananlara tepki göstermek zorundayız. Eğer bir canlıyı boğmaya kalkarsanız o canlı son olarak bir refleksle tepkisini gösterir. Gezi'de de olan budur. Gezi'de nasıl yan yana omuz olduysak bu davada da omuz omuza olmamız gerekir."