27 Eylül 2024 Cuma

Barış Akademisyenleri: Bildiri baskı ortamına karşı barış çığlığıdır

Savaşa karşı "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisinin yayınlanmasının 4. yılında Barış İçin Akademisyenler panel düzenledi. Panelde, bildirinin ardından 4 yıl geçmesine rağmen baskının devam ettiği vurgulandı ve "Gasp edilen haklarımızı alacağız" mesajı verildi.

Barış İçin Akademisyenler, yayınladıkları "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisinin 4. yılı nedeniyle İstanbul Tabip Odası'nda "Türkiye'nin ve Akademinin yılı" konulu panel gerçekleştirdi.

Panele, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Oya Ersoy, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.

Sinevizyon gösteriminin ardından basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı, Barış Akademisyenleri Leyla Şimşek Rathke ve Emre Tansu Keten ortak yaptı. Bildirinin aradan 4 yıl geçmesine rağmen hala geçerliliğinin korunduğu vurgulanan açıklamada, "Yeni bir on yılın eşiğinden, geçtiğimiz on yıla baktığımızda gördüğümüz manzara dehşet verici" denildi.

Açıklamada, otoriterleşme politikalarının demokrasiye aykırı uygulamaları arttırdığına dikkat çekilerek, "Çatışmalar ve katliamlarla sindirilen halklar, doğanın talanı, güvencesizlik, geleceksizlik, ekonomik, ekolojik, sosyal krizler, toplumsal mücadelelerle kazanılan demokratik hak ve özgürlüklere yönelik saldırılar arttı. Her alanda zulüm tahakküme mahkûm edildi" ifadeleri kullanıldı.

'BİLDİRİ BASKI ORTAMINA KARŞI BARIŞ ÇIĞLIĞIDIR'
Ülkedeki akademinin bu baskı ortamından nasibinin aldığını, baskılara karşı bildirinin "barış çığlığı" olduğunun altı çizilen açıklamada, "Diyarbakır, Suruç, Ankara Garı ve İstanbul'da peş peşe patlayan bombalar. Tüm ülkede yaşanan dehşet ve buhran. Yerle yeksan edilen yerleşimleri. Sur, Cizre,  Nusaybin. En temel insan hakları tank paletleriyle çiğnendi. Sivillerin, çocukların, yaşlıların pervasızca öldürülmesi bile siyasi elit tarafından olağan gösterilmeye çalışıldı. 'Bu Suça Ortak Olmayacağız!' bildirisini bu koşullarda imzaladık" denildi.

'SİVİL ÖLÜME MAHKUM EDİLDİK'
İhraç edilen akademisyenlerin yaşadıklarına ilişkin açıklamada şunlar belirtildi: "Siyasi aktörler, kendi şaibeli geçmişlerini ve ilişkilerini üzerimize yıkmaya çalıştılar. Darbe girişimi ve cemaat yapılanmalarıyla hiçbir ilişkimiz olmadığı çok net bilindiği halde emniyetteki kayıtlarımıza 'FETÖ/PDY şüphelisi' diye yazılarak hak arama yolları kitlendi, itibarımız lekelenmek istendi. KHK'liler olarak sağlık ve sosyal güvenlik sigortalarımız iptal edildi. Kamu görevinden men edildik; özel kurumlarda çalışmamız bile engellendi. Pasaportlarımız iptal edildi, eşlerimiz ve çocuklarımız da bizimle beraber cezalandırıldı. Ülkeden çıkmamız veya yurdumuza geri dönmemiz fiilen yasaklandı. Yurttaşlık haklarımız askıya alındı, 'sivil ölüm'e mahkûm edildik."

'GASP EDİLEN HAKLARIMIZI ALACAĞIZ'
Barış Akademisyenlerinin yaşadıklarının telafisinin mümkün olmadığı ifade edilen açıklamada, "Ancak şimdi hep birlikte daha güçlüyüz" denilerek, gasp edilen haklarının geri alınacağı, özgür akademinin kurulacağına işaret edildi.

'BARIŞ AKADEMİSYENLERİ DURUŞMA SALONLARINI AKADEMİYE ÇEVİRDİ'
Açıklamanın ardından kısa bir konuşma yapan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 4 yıldır Barış Akademisyenlerinin yaptıkları savunmalarla duruşma salonlarının birer akademi olduğunu kaydetti. Tanrıkulu, "Hiç unutmadığım, öfkelendiğim ortamlarda oldu. Hiçbir yargı ortamında, Çağlayan'daki gibi ortamda savunma yapıldığına tanıklık etmedim" dedi.

'ADALETİ NAKŞETTİNİZ'
HDP Milletvekili Oya Ersoy da, AKP'nin krizi savaş ve diktatörlükle aşmaya çalıştığını vurguladı ve "Ne mutlu ki bu ülke topraklarında da siz akademisyenler varsınız. Ülke topraklarının her bir tarafında barışın ne kadar önemli olduğunu anlattınız. Çağlayan granitleri içerisinde, bütün toplumun en küçük hücresine kadar yayılan adalet hücrelerini nakşettiniz" diye konuştu.

'AKADEMİDEKİ EROZYONLA, YARGIDAKİ DURUM ARASINDA İLİŞKİ KURUYORUM'
Gezi davasından tutuklu Osman Kavala'nın arkadaşı Asena Günal ise Kavala'nın mesajını paylaştı: "İmzacı arkadaşları selamlıyorum. Akademideki erozyonla, yargıdaki durum arasındaki ilişki kuruyorum. Selamlar ve sevgiler."

'BARIŞ AKADEMİSYENLERİ SÜREKLİ BARIŞI VURGULADI'
Konuşmaların ardından panelde söz alan HDP Milletvekili Ömer Gergerlioğlu, Türkiye halklarında bir barış ortamının yakalandığını dile getirdi ve Ceylanpınar'daki 2 polisin öldürülmesi gibi bir çok aydınlatılmayan olaylarla çözümün bitirildiğine dikkat çekti.

"Artık barış isteyenler enkaz altında kalmıştı" diyen Gergerlioğlu, savaşın yaşandığı Diyarbakır'ın Sur ilçesine ilk girebilenlerden olduğunu belirtti ve devam etti: "Felaket bir haldeydi. Delik deşik edilmemiş bir duvar yoktu. Büyük felaketi yaşayan insanları görmüştük. Sokakta Sur'da insanlar gelin halimizi görün diyordu. Ben o anları unutamıyorum! Ben daha nereye gideyim ben köyü yakılıp sur a gelen biriyim diyordu bir esnaf. Sur da kadınlar askerlere burada sadece siviller var dememize rağmen ateş ettiler! Polisler evimize geldi çamaşır makinemizi tekmelediler biz fakir insanlarız diyordu. Yaşlı nineler dedeler 3 gün Sur'da yüzükoyun yattıklarını perişanlıklarını anlatıyordu Sur'da. Kimisi de Kuran getirdi delik deşik ettiler diyordu. Çatıya çıkıp güvercinlerini besleyen adamı keskin nişancıların vurmasını anlatıyordu. Sürekli barış çağrısı yaptık o dönemde, Barış Akademisyenleri sürekli barışı vurguladı."

Barış istediği için onlarca insana düşman muamelesi yapıldığını vurgulayan Gergerlioğlu, "Bir Türk askeri ve PKK militanının cenazeleri vardı. Analar çocuklar ölmesin diyordu. Ben bu cenazelerin ölüleri yan yana yatacağına barış gelse dirileri omuz omuza dursa dedim ve ihraç ettiler" dedi. 

'SOL GÖRÜŞ ÜNİVERSİTELERDEN TASFİYE EDİLDİ'
İstanbul Üniversitesi'nden KHK ile ihraç edilen Akademisyen Mehmet Cemil Ozansu, üniversitelerden sol görüşün tasfiye edilmek istendiğini ifade etti ve kampüslerde iktidarı "kendileri" geçmesi için her şeyi yaptıklarını söyledi.

'KRALI ÇIPLAK BIRAKTIK'
İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi'nden bildiriye imza attığı için ihraç edilen Meral Camcı, "Bir tane çocuğun kızıla zarar geleceğini düşündüğümden ben bu imzayı atarım" dedi ve gelen baskılara şaşırmadığını çünkü kralı çıplak bıraktıklarını söyledi.

Sözlerinin arkasında olacağını belirten Camcı, hak mücadelesi ile emek mücadelesinin ayrı görmediğini ve yaşananlar süreçlerin birbirini beslediğine dikkat çekti.

Panel, "KHK Deneyimleri: Hak Gaspları ve Mücadele Olanaklı" tartışmayla son buldu.

NE OLMUŞTU?
Barış İçin Akademisyenler, 10 Ocak 2016 tarihinde "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisi yayınladı. İlk başta 1128 akademisyenin imzacı olduğu bildiri, 2212'ye kadar ulaştı. Bildirinin çağrısı ise çözüm sürecinin sona ermesiyle Kürt illerinde başlatılan savaşın sona erdirilmesiydi.