27 Eylül 2024 Cuma

'Babamı sadece 8 fotoğrafından tanıdım'

Cumartesi Anneleri, "turistleri rahatsız ettikleri" gerekçesiyle BM nezdinde savunma yapan yetkililere tepki gösterdi. Gözaltında kaybedilen Ebubekir Tanış'ın oğlu Diyar Tanış, "Babamı sadece 8 fotoğrafından tanıdım. Çocukluğumu elimden alanları affetmeyeceğim" dedi.

Cumartesi Anneleri, 775. haftaki oturma eylemlerini, Galatasaray Meydanı'nın yine yasaklı olması nedeniyle İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesinin önünde gerçekleştirdi. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfillerin taşındığı eyleme, Tunceli Belediyesi Başkanı Fatih Maçoğlu da destek verdi. Bu haftaki eylemde, 25 Ocak 2001'de Silopi'de gözaltında kaybedilen Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in akıbetleri soruldu.

HATIRLATIRIZ: PLAZA DE MAYO ANNELERİ DE 'TURİSTİK' MEYDANDA
Bu haftaki basın açıklamasını okuyan Sebla Arcan, Türkiye'nin BM Evrensel Periyodik İzleme mekanizması kapsamında Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı'nın yaptığı savunmayı hatırlattı. Arcan, "Kaymakçı; gösteri ve toplantı hakkının kullanımına yönelik eleştiriler karşısında toplantı ve gösteri yasaklarını inkâr etti. Türkiye'de bu hakların anayasa ile güvence altında olduğunu ve önceden izin almaksızın herkesin toplantı ve gösteri hakkım kullandığını, Cumartesi Anneleri'ne yönelik de bir yasaklama olmadığını söyledi. Sonrasında ise adeta söylediklerini yalanlayarak, Galatasaray Meydanı turistik bir alan olduğu için Cumartesi Anneleri'ne izin verilmediğini söyledi. Cumartesi Anneleri'nin turistleri rahatsız ettikleri imasında bulundu" diye tepki gösterdi.

"Devleti yönetenlere hatırlatırız: Arjantin'in başkenti Buenos Aires'in ünlü 'turistik' meydanı Plaza de Mayo, evlatları kaybedilen annelerin barışçıl protestolarına faşist cunta dönemi de dahil, 40 yılı aşkın bir süredir ev sahipliği yapıyor. Türkiye'nin en turistik mekanı olan Sultanahmet Meydanı, 12 Eylül Anneleri'nin barışçıl protestolarına faşist cunta dönemi de dahil, yıllarca ev sahipliği yaptı. Galatasaray, evlatları kaybedilen annelerin barışçıl protestolarına 28 Şubat da dahil 24 yıl ev sahipliği yaptı" diyen Arcan, anayasal haklarının engellendiğini belirterek, "Galatasaray yasağını 'turistik mekan'la açıklamak inandırıcılıktan uzaktır. Galatasaray yasağı Türkiye'deki rejimin geldiği noktanın aynasıdır. Gayri ciddi açıklamalarınıza, darbecilerin gerisine düşen uygulamalarınıza son verin" şeklinde konuştu.

Arcan, konuşmasının devamında, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in kaybedilişini anlattı.

ÇOCUKLUĞUMU YAŞATMAYANLARI HİÇ AFFETMEYECEĞİM
Açıklamada söz alan Serdar Tanış'ın oğlu Diyar Tanış, babası kaybedildiğinde henüz 1 yaşında olduğunu söyledi. "Büyüklerim, babamla dayımı anlattılar hep. Ben babamı sadece 8 fotoğrafından tanıdım. Onlar için yüz yıl da geçse aramaktan vazgeçmeyeceğim. Çocukluğumu yaşatmayanları hiç affetmeyeceğim" dedi. Sözleri düğümlenen Diyar Tanış, konuşmasına daha fazla devam edemedi.

HERKESİN YAŞAMA HAKKI VARDIR, BU BİZİM BABAMIZDAN ALINDI
Gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak, Ebubekir Deniz'in kızı Ceren Deniz'in gönderdiği mektubu okudu. Ceren Deniz mektubunda şunları ifade etti:

"Öncellikle geçen uzun zamana rağmen mücadeleden hiç vazgeçmeden bütün mazlumların umudu olduğunuz için hepinize minnettarım. Bedenen yanınızda olamasam da tüm kalbimle yanınızdayım... Cumartesi anneleri hepinizin ellerinden öperim.

Dilerim hepimizin çektiği kaybedilme acısı bir an önce son bulur. Bilindiği üzere adaletin yok olduğu, insanların kaybedildiği bir ülkede yaşıyoruz. Herkesin yaşama hakkı vardır, bu bizim babamızdan alındı.

Ölenle ölünmez diyorlar ama kaybedilenle kayboluyor insan. Kaybının yokluğunda ve acısında kayboluyor insan. Artık hiçbir şey seni eski masum mutlu çocukluğuna döndüremiyor. Elimizde zar zor tutunduğumuz anılar kaldı. Senden en kalıcı anıda gittiğin o son gün.

Tüm mutluluğumun elimden alındığı o gün, elimde kalbimde zihnimde kaldı. Ne zaman babamla mutlu anımı hatırlasam, elimden alındığı o günü, kapıdan çıkışını unutamam asla.

Siz baba kelimesine ne kadar hasret kaldığımızı tahmin bile edemezsiniz. Artık babası vefat eden mezara giden insanları bile kıskanır olduk. Bizi mezar taşından bile mahrum eden bir devlette yaşıyoruz. Bizim artık babama dair tek umudumuz akıbetini öğrenip faillerin yargılanmasıdır. Vicdanı olan herkes de bunu bize borçludur.

Ebubekir Deniz'in ömrü boyunca yolunu gözleyecek kızı Ceylan Deniz."

HADEP İLÇE BİNASINI AÇTIKLARI İÇİN LEVENT ERSÖZ TEHDİT ETTİ
25 yaşındaki Serdar Tanış, 2000 yılında Silopi'de HADEP ilçe teşkilatını açmak üzere parti merkezince görevlendirildi.

Çalışmalara başlayan Tanış ve arkadaşları, vazgeçmeleri için Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı General Levent Ersöz ve Silopi İlçe Jandarma Karakol Komutanı Yüzbaşı Süleyman Can tarafından tehdit edildi. Tehditlere rağmen 3 Ocak 2001 tarihinde HADEP ilçe teşkilatı açıldı ve Serdar Tanış İlçe Başkam oldu. Sonrasında baskılar daha da ağırlaştı. Serdar Tanış, bütün resmi makamlara yazılı başvuru yaptı. Başvurusunda maruz kaldığı tehditleri anlattı, can güvenliğinin sağlanması ve siyaset yapma hakkının engellenmemesi talebinde bulundu.

25 Ocak 2001 tarihinde Silopi Jandarma Komutanlığından Serdar Tanış'ı telefonla arayıp Komutanlığa gelmesi istendi. Serdar Tanış ilçe yöneticisi 27 yaşındaki Ebubekir Deniz ile birlikte Silopi Jandarma Komutanlığı'na gitti ve onlardan bir daha haber alınamadı.

Silopi Jandarma Komutanlığı 5 gün boyunca Tanış ve Deniz'i görmediklerini söyledi. Kamuoyu baskısının artması üzerine Şırnak Valisi Hüseyin Başkaya, onların 25 Ocak'ta Silopi Jandarma Komutanlığı'na geldiklerini ama yarım saat kalıp, tutanak imzaladıktan sonra oradan ayrıldıklarını açıkladı. Daha sonra Tanış ve Deniz'e ne olduğuna dair ısrarlı sorular karşısında Vali; "HADEP'lileri arkadaşları kaçırmış olabilir!" cevabını verdi.

Baba Şuayip Tanış ise kamuoyuna yaptığı açıklamada:

"Oğlum, ilçe teşkilatını açmaya çalışırken Levent Ersöz bizi sürekli tehdit etti. Beni, Şırnak İl Jandarma Komutanlığı'na götürdüler. Levent Ersöz, 'Oğlun bu işten vazgeçsin, yoksa sizin için iyi olmaz.' dedi. Oğlum parti çalışmaları için Diyarbakır'a gittiğinde Levent Ersöz beni telefonla aradı. 'Oğlun Serdar, Şırnak topraklarına ayak basarsa yaşatmam.' dedi. Oğlum Diyarbakır'dan geldiğinde Silopi İlçe Jandarma Karakolu'na çağrıldı. Gitti, bir daha da dönmedi" dedi.

İnsan hakları örgütleri, aydınlar, BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Komisyonu Tanış ve Deniz'in akıbetinin araştırılması için devreye girdi. Ama tüm girişimler sonuçsuz bırakıldı. Yetkili makamlar, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in gözaltında kaybedilmesini soruşturmak için gerekli mekanizmaları harekete geçirmedi.

AİHM'e taşınan davada ise Mahkeme, "yerel mahkemeler tarafından ayrıntılı bir adli İnceleme veya bağımsız bir soruşturma gerçekleştirilmemiş olmasını üzüntü ile karşılamaktayız" diyerek Tanış ve Deniz'in kaybedilmesinde Devletin sorumlu olduğu sonucuna vararak Türkiye'yi oybirliği ile mahkûm etti.

Tanış ve Deniz için iç hukukta 'savcılar tarafından yürütülen soruşturmanın kusurlu olduğu ve önyargılı fikirlere dayandığı' AİHM kayıtlarına da geçti.