29 Eylül 2024 Pazar

Avukatlar duruşma salonunu terk etti

Deniz Poyraz'ın katili Onur Gencer'in yargılandığı davanın iki gün önce Şakran Hapishanesi Kampüsüne taşınması kararının ardından duruşmaya bugün devam ediliyor. Duruşmanın görüleceği Şakran Hapishanesi önünde HDP'liler eylem yaptı. Mahkeme heyeti, yetki belgesi bulunan çok sayıda avukatı ve kitleyi duruşma salonuna almadı. HDP'li vekiller bu uygulamaya tepki gösterdi. İçeri girmek isteyen avukatlar ve kitleye polis ve jandarma gaz bombası ve tazyikli su sıkarak saldırdı. Çok sayıda kişi fenalaştı. Mahkeme heyetinin avukatlar gelmeden tanıkları dinlemesine tepki gösteren avukatlar, reddi hakim talebinde bulundu. Talebi reddedilen avukatlar duruşma salonunu terk etti.

Sarayın talimatı ve organizasyonuyla HDP İzmir İl binasında Deniz Poyraz'ın katledilmesine ilişkin davanın duruşması Bayraklı Adliyesinden Şakran Hapishanesi kampüsüne taşındı. İki gün önce yaşanan gerilimin ardından Şakran'a taşınan duruşma karar olmamasına rağmen basına ve kitle kapatıldı. Saray ve Süleyman Soylu'dan talimat alan mahkeme heyeti bununla da yetinmedi yetki belgesi bulunan avukatları duruşma salonuna almadı. Duruma tepki göstererek duruşma salonuna girmeye çalışan kitleye polis ve jandarma gaz bombası ve tazyikli suyla saldırdı. Aralarında İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel'in de bulunduğu çok sayıda kişi yaralandı ve fenalaştı.

'KATİLLERDEN HESAP SORACAĞIZ'
Sabah saatlerinde Şakran Hapishanesi Kampüsü önünde bir araya gelen HDP'liler eylem yaptı. "Katillerden hesap soracağız. Faşizm yenilecek biz kazanacağız" yazılı pankart ve Deniz Poyraz'ın fotoğraflarının taşındığı eylemde, "Deniz Poyraz isyanımızdır", "Deniz'e sözümüz barış olacak" sloganları atıldı.

ÇEPNİ: DENİZ POYRAZ İÇİN ADALET DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Eylemde söz alan HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, duruşmaların Şakran Hapishanesi kampüsüne taşınmasını katil Onur Gencer'in istediğini ve mahkeme heyetinin tetikçinin isteğine biat ettiğini söyledi. Çepni, "Bu mahkemeyi nereye kaçırırsanız kaçırın Deniz Poyraz için adalet demeye devam edeceğiz. Faşistlerin, katillerin yakasına yapışmaya devam edeceğiz. Adalet mücadelesini yükseltmeye devam edeceğiz. Cinayetin arkasındaki siyasi güçten hesap sormaya devam edeceğiz" dedi.

Onur Gencer'in Deniz Poyraz'ı katletmesi için devlet tarafından nasıl eğitildiğini, korunduğunu anlatan Çepni, tetikçi Gencer'in sosyal medyasından HDP'ye yönelik bir katliam planladığını yazıp çizdiğini hatırlattı. "Uçan kuştan haberimiz olur" diyen devletin buna rağmen Onur Gencer ile ilgili işlem yapmamasının devlet eliyle tetikçilik yaptırıldığının göstergesi olduğunu kaydeden Çepni, gözaltına alındığında apar topar tutuklandığını anımsattı.

'DELİLLER POLİS VE MAHKEME TARAFINDAN YOK EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR'
Avukatların özverili çalışmasıyla birçok gerçeğin açığa çıktığını belirten Çepni, katile gözaltında kaldığı 18 saat süresince katliamla ilgili soru sorulmadığını, emniyet ve mahkeme aşamasında katliama dair tek bir ve bilgi ortaya çıkarılmadığını ve tam tersine ortadaki somut delillerin karartılmaya çalışıldığını söyledi.

Mahkeme heyetinin yarattığı gerilimin ardından duruşmayı İzmir merkezinden Şakran Hapishanesi Kampüsüne taşındığını hatırlatan Çepni, "Bu görevi ona Süleyman Soylugiller, AKP-MHP faşizmi; yani bu katliamın doğrudan sorumluları vermiş oldu. Biz başından beri bu katliam bir organize suçtur, devletin içinde organize edilmiştir dedik. İşte bugün burada oluşumuz bunun bir kez daha ispatıdır" diye konuştu.

'DENİZ POYRAZ İSYANIMIZDIR, İRADEMİZDİR, İNANCIMIZDIR'
Çepni, sonuna kadar mücadele edeceklerini vurgulayarak şunları söyledi: "Deniz Poyraz isyanımızdır, irademizdir, inancımızdır. Deniz Poyraz ölümsüzdür."

KBG: BAYRAKLI'DAN ŞAKRAN'A TAŞINMASI, KAÇIRMA OPERASYONUDUR
HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay'ın da söz aldığı eylemde, Kadınlar Birlikte Güçlü adına da Deniz Uslu konuştu. Katilin sadece Onur Gencer olmadığını, arkasında örgütlü bir ittifak bulunduğunu vurgulayan Uslu, "Kaç duruşmadır söyledik ve söylemeye devam ediyoruz. İki gün önce Bayraklı Adliyesinde yaşananlar ve çıkan kararla davanın buraya taşınması bir kaçırma operasyonudur" dedi.

İlk duruşmadan itibaren davanın taşınması için özel çaba gösterildiğini belirten Uslu, dördüncü duruşmada bir kişinin silahlı saldırı girişiminde bulunduğunu, iki gün önce görülen duruşmada salona gaz bombası sıkılarak kapıların kapatıldığını hatırlattı. Uslu şöyle konuştu: "Bir zaten bu katliam göz göre göre gelen bir katliamdı. İki karşımızda bir oyun oynamaya çalışıyorlar, ismine 'adalet' diyorlar, ismine 'saray' diyorlar. Bu oyunla birlikte katil Onur Gencer'i daha fazla korumak ve arkasındaki güçlerin ortaya çıkmamasını sağlamaya çalışıyorlar. Aynı zamanda davanın başladığı andan itibaren hem hakimin hem polisin hem jandarmanın provokasyonlarıyla orayı dağıtmaya çalışıyorlar. İstiyorlar ki kadınlar gelmesin, istiyorlar ki Kürtler gelmesin, ezilenler gelmesin bu davaya sahip çıkılmasın."

'ADALETİ SOKAKLARDA KAZANACAĞIZ'
Davanın İzmir merkezinden kaçırılarak gündemden düşürülmeye çalışıldığını söyleyen Uslu, "Bizler kızkardeşimize bir söz verdik, bizler bu halka bir söz verdik, o adalet sağlanacak. Fakat bu adalet onların adliye salonlarından çıkmasa da bizim her gün öldürüldüğümüz, dövüldüğümüz, darp edildiğimiz, tacize, tecavüze uğradığımız bu sokaklarda biz bunların karşısında mücadele ederek gerekirse o yasaları biz yazarak adaleti sağlayacağız. İsterlerse bu davayı fizana taşısınlar, buradaki irade fizana da gelecek, buradaki öfke fizana da gelecek ve bizler Deniz Poyraz için adalet demekten vazgeçmeyeceğiz. Deniz için adalet bu salondan çıkmazsa da adaleti sokaklarda kazanacağız, kendi ellerimizle kendi tırnaklarımızla kazanacağız ve örgütlü bir erkek faşizminin karşısında bizler irademizden, gücümüzden, öfkemizden vazgeçmeyeceğiz" dedi.

'KADINLAR ÖRGÜTLÜ İTTİFAKLA KATLEDİLİYOR'
Mahsa Jîna Amini'nin İran'da gözaltında, Nagihan Akarsel'in Irak'ta suikast sonucu katledilmesine de değinen Uslu, "Bu katliamın da arkasında, bu cinayetlerin de arkasında örgütlü bir ittifakın olduğunu biliyoruz. Her fırsatta Nagihan'ı, katledilen kadınları da anmaktan vazgeçmeyeceğiz. Geçmişimize değerlerimize sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz ve adalet için tırnaklarımızla dişlerimizle sloganlarımızla mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. İyi duysunlar bu dava fizana bile taşınsa biz hep birlikte orada olacağız" diye konuştu.

AVUKATLAR, BASIN, HDP'LİLER SALONA ALINMADI
Açıklamanın ardından duruşma salonuna girmek isteyenlerin büyük bir kısmı salona alınmadı.

Mahkeme heyeti duruşmanın gizli yapılması yönünde bir karar almamasına rağmen basın ve izleyicilerin büyük bir kısmını salona almadı. Avukatlardan da yetki belgesi olanlar salona alınmadı. İzleyicilerden sadece müdahil konumundaki HDP'li yöneticilerin salona alınacağını söyleyen heyet, milletvekilleri ve avukatların salona telefonla girmesini yasakladı. Böylece üst araması yapılamayacak olan avukatlar ve vekillerin üstlerinin aranması uygulamasının önünü açtı.

Bu duruma tepki gösterildi. Duruşmanın kamuoyundan kaçırılması çabasına tepki gösteren HDP'li vekiller gelişmeler üzerine bir kez daha açıklama yaptı.

KENANOĞLU: MAHKEME KATİLİ KORUYOR
HDP Milletvekili Ali Kenanoğlu, sansür yasasının dün Meclis'ten geçtiğini hatırlattı. Yasa tartışmaları sırasında "kimin suç işlediğine, kimin hangi işleminin suç sayıldığına bağımsız ve tarafsız mahkemeler karar verecek" denildiğini belirten Kenanoğlu, bağımsız ve tarafsız diye bahsedilen mahkemenin Deniz Poyraz'ın katili Onur Gencer'i koruyup kolladığına dikkat çekti. Bu mahkemelerden tarafsız, bağımsız diye bahsetmenin mümkün olmadığını söyleyen Kenanoğlu, asıl dezenformazyonun bu mahkemeler ve iktidar tarafından yapıldığına vurgu yapıldı.

Sansür yasası daha Resmi Gazete'de yayınlanmadan istedikleri sansürü uygulamaya başladıklarını belirten Kenanoğlu, avukatlar ve milletvekillerinin cep telefonlarıyla duruşma salonuna girmelerinin engellenmesinin bu anlama geldiğine işaret etti.

Kenanoğlu şunları söyledi: "Milletvekiliyiz, halkın iradesiyiz. Biz bile cep telefonlarımızı sokamazmışız içeriye. Yani Türkiye'nin hiçbir yerinde böyle bir şeye tabi değiliz, hiçbir şekilde üzerimiz aranamaz, hiçbir şekilde üzerimizde ne olup olmadığı sorulamaz, ama bu mahkemeye girerken milletvekilleri de cep telefonlarını sokamaz deniyor. Nedir bu telaşınız, korkunuz. Neyin açığa çıkmasından korkuyorsunuz? Katilin arkasındaki güçler size mi dokunuyor? Demek ki böyle bir korkunuz var bundan kaynaklı olarak da önce davayı kaçırdınız şimdi de katili saklayıp koruyup kollamaya mı çalışıyorsunuz. Aldığınız kararlar, yaptığınız uygulamalar bunu gösteriyor. Ama biz buna teslim olmayacağız bunu kabul etmeyeceğiz."

KEMALBAY: BURADAN GİTMİYORUZ
Kamuoyuna Deniz Poyraz davasını takip etme çağrısında bulunan HDP Milletvekili Serpil Kemalbay da, "Basının izlemesi engelleniyor, yetki belgeli avukatlar alınmıyor, diğer görevli avukatlarsa bilgisayarları ve telefonları olmadan katılacaklarmış duruşmaya. Böyle bir duruşma olabilir mi. Partili arkadaşlarımız parti kimlik belgesi göstermek kaydıyla küçük ve keyfi bir liste var o listede ismi varsa katılabilir diyorlar. Yani burada şunu söylemek istiyorlar biz Deniz Poyraz katliamını karartmak istiyoruz, cezasızlık politikası izliyoruz, kamuoyundan kaçırıyoruz, siz de ne yaparsanız yapın. Biz de diyoruz ki tek başınıza görün o zaman bu duruşmayı. Bu mahkemeyi kabul etmiyoruz. Bu hukuk değil bu hukukun sefaleti. Buradan da gitmiyoruz" diye konuştu.

HDP Milletvekili Murat Çepni de yetki belgesi bulunan avukatların duruşmaya alınmasının CMK'ye göre suç olduğuna dikkat çekti, "Buradan tüm kamuoyuna sesleniyoruz; buna karşı sesimizi çıkaralım, tepkimizi verelim" çağrısında bulundu.

HDP Milletvekili Şevin Coşkun'un da söz aldığı açıklamanın ardından avukatlar bir kez daha hapishane içine girmek için ısrarcı oldu. Avukatların önüne etten duvar ören jandarma, bariyerlerle avukatların girişini engellemeye çalıştı. Avukatlık kimliği bulunan ve yetki belgesi bulunanların duruşmaya alınmamasının yasaya aykırı olduğunu vurgulayan avukatlara polis ve jandarma kalkanlar, gaz ve tazyikli su ile saldırdı.

Polis saldırısında aralarında İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel'in de bulunduğu çok sayıda kişi fenalaştı.

AVUKATLAR GELMEDEN DURUŞMA BAŞLADI
Çok sayıda avukatın duruşmaya katılmasını engelleyen mahkeme heyeti bir hukuksuzluğa daha imza attı. Avukatlar duruşma salonuna gelmeden tanıkların dinlenmesine başladı. Bir tanığın dinlenmesinin ardından salona gelen avukatlar tepki gösterdi. Avukatlar reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme avukatların talebini reddetti. Duruşma salonunu terk eden avukatlar açıklama yapıyor. 

AĞAÇ: DURUŞMA SALONUNU TERK ETTİK
Avukat Türkan Aslan Ağaç, mahkeme heyetinin avukatların yetki belgesine ilişkin tartışmayı bilinçli bir şekilde yaparak duruşmayı İzmir Bayraklı Adliyesinden Aliağa Şakran Hapishanesi Kampüsüne taşıdığına dikkat çekti. 12 Ekim günü yaşananların ardından bugün görülecek duruşma için Şakran Hapishanesi Kampüsüne geldiklerinde yetki belgeli avukatların içeri giremeyeceğinin kendilerine söylendiğini belirten Ağaç, yazılı kararı almak üzere duruşma salonuna giden iki avukatı mahkeme heyetinin muhatap almadığını ve jandarma tarafından şiddet uygulanarak duruşma salonundan çıkarılmaya çalışıldığını, mahkeme başkanının arkasını dönerek duruşma salonunu terk ettiği bilgisini verdi.

Duruşma salonuna giden avukatların jandarma ve kim olduğunu bilmedikleri bir kişi tarafından durdurulduğunu söyleyen Ağaç, çantalarının aranacağı, evraklarının imzalanacağı, bilgisayar ve cep telefonlarının alınmayacağını söylediğini belirtti. Ağaç, bunun hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin bir karar almasının mümkün olmadığını söylemelerine rağmen cep telefonu ve bilgisayarlarını dışarıda bırakmak zorunda kaldıklarını ve duruşma salonuna geçtiklerini aktardı.

Duruşma salonuna gittiklerinde tanıklardan birinin dinlendiği ve katil Onur Gencer'in avukatına söz verildiğini gördüklerini kaydeden Ağaç, mahkeme heyetinin ara kararlarını okuduğunu ve kendilerine söz verdiğini belirtti. Mahkeme heyetinin duruşmaların başladığı günden bu yana maddi gerçeğin açığa çıkarılması değil, üstünü örtmek için özel çaba harcadığını söyleyen Ağaç, bugün görülen duruşmaya meslektaşları, milletvekilleri ve basının alınmamış olması nedeniyle reddi hakim talebinde bulunduklarını, heyetin bu taleplerini reddettiğini söyledi.

Mahkeme heyetine ret kararına ilişkin yazılı itirazlarını hazırlamak üzerine kendilerine süre verilmesi, tutukluluk halinin devamı yönünde karar vererek duruşmanın ertelenmesini istediklerini belirten Ağaç, heyetin bunu duymazdan gelerek duruşmaya devam ettiğini söyledi. Ağaç, "Bu koşullarda adil bir yargılanmanın olmasının mümkün olmadığını, maddi gerçekliğin bulunamayacağını, katilin korunduğunun altını çizerek duruşma salonunu terk ettik" dedi.

DEMİR: TBB ADINA GELMEME RAĞMEN SALONA ALINMADIM
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyesi Ercan Demir, mahkemenin kağıt üzerinde mahkemenin kapalı görüleceği kararı almamasına rağmen, pek çok kişinin içeri alınmadığını söyledi. Ara kararda yer alan "kapalı duruşma yapmıyoruz, ilgilileri duruşma salonuna alacağız" şeklindeki maddeye rağmen avukatların yanı sıra TBB Yönetim Kurulu üyesi olduğunu söylemesine rağmen kendisinin de duruşma salonuna alınmadığını belirtti.

YÜCEL: FAŞİZM YÜZÜNÜ GÖSTERDİ
İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel de faşizmin saldırganlığına vurgu yaptı. Yücel, "Gözümüzü açamıyor olabiliriz ama aklımız açık, algımız açık. Faşizm bir kez daha bu kapıda yüzünü gösterdi.  Faşizm bir kez daha bu kapıda savunmaya nasıl yaklaştığını gösterdi. Faşizm bugün bu kapıda, Deniz Poyraz'ı katleden anlayışı korumakta kararlı olduğunu gösterdi" dedi.

İlk duruşmada davanın Şakran Hapishanesine taşınmak istendiğini buna direndiklerini ve bunun bugün gerçekleştirildiğini kaydeden Yücel, hapishanede adliye, mahkeme salonu olamayacağını söyledi. "Bugün içeride hala yargılama yaptıklarını iddia edenler aslında bir oyun sahnelediklerini kendileri de biliyorlar. Bu oyun bugün seyircisiz oynandı" diyen Yücel, polis ve jandarmanın gaz bombası ve tazyikli suyla gerçekleştirdiği saldırı sırasında üzerinde bulunan gömleği göstererek, gömleğini tarihi not düşmek için yıkamadan saklayacağını söyledi.

'SORUMLULAR MUTLAKA HESABINI VERECEK'
Yücel, "Bunun sorumluları mutlaka hesabını verecek. Bugünkü nobran iktidardan aldıkları güçle, faşizmden aldıkları talimatlarla yurttaşlarına, avukatlarına bunu gerçekleştirenler bunun hesabını daha demokratik, daha güzel günlerde verecekler, emin olabilirsiniz" diye konuştu.