27 Eylül 2024 Cuma

Ankara JİTEM davasında sanıklar beraat ettirilmek isteniyor

Ankara JİTEM davasında savcı sanıkların beraatini istedi. Savcının mütalaasına tepki gösteren avukatlar devletin katilleri korumaya çalıştığının altını çizdi.

Ankara ve çevre kentlerinde 1993-1996 yılları arasında gerçekleşen 19 kontra katliama ilişkin açılan JİTEM davasının 5'inci duruşması Ankara 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Türkiye Barolar Birliği'nden (TBB) temsilciler katıldı.

SAVCI BERAAT TALEP ETTİ
Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Alper Tekdemir, Yusuf Yüksel, Abbas Semih Sueri, Lokman Külünk, Mahmut Yıldırım, Nurettin Güven, Muhsin Korman adlı kontra güçlerin, "cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek" suçlarından yargılandığı davada savcı, işlenen cinayetlere ilişkin tanık beyanlarının çelişkili olduğu, cinayetleri belirleyecek delil, suç aleti, görgü tanığı, balistik sonucu olmaması, sanıkların teşhis edilememesi gerekçesiyle CMK 223'üncü madde gereğince beraat kararı verilmesini talep etti.

'DEVLET MEHMET AĞAR'I SAHİPLENDİ'
Avukat Yusuf Alataş, savcının mütaalasına şaşırmadıklarını kaydederek, yargılama boyunca savcılığın tek bir delil toplanması veya sorgulamada bulunmadığına işaret etti. "Burada bir dönemin devlet anlayışı yargılanıyor, arka arkaya çok sayıda insan öldürülüyor. Devlet kendisiyle yüzleşmek istemiyorsa zaten bir sonuç almak mümkün değildir" diyen Alataş, İçişleri Bakanlığı'nın Mehmet Ağar'la ilgili belge olmadığını bildirdiğini hatırlattı. Devletin Mehmet Ağar'ı sahiplendiğini vurgulayan Alataş, adil bir yargılama yapılmadığına dikkat çekti.

'KORUDUĞUNUZ DEVLETİN NELER YAPTIĞINI GÖRDÜK'
Avukat Sertaç Ekinci, "Türkiye gibi ülkelerde devletin kutsal olarak addedildiği yargının fonksiyonu devleti korumak olur, bugün de bunu yaşıyoruz. Çünkü sanki bu dosya basit bir cinayet dosyasıdır. Savcı 1990'lı yıllarda terörle mücadele adı altında insan hakları ihlali olduğunun, İstanbul'da, Ankara'da katliamların yapıldığının, öldürülenlerin Kürt olduğunun, katillerin kullandığı silahların özel harekat daire başkanlığına ait Uziler olduğunun farkında değil. Koruduğunuz devletin neler yaptığını gördük" ifadelerini kullanarak mütaalaya karşı savunma için süre talebinde bulundu.

'DELİLLER İÇİN HİÇBİR ÇABA GÖSTERİLMEDİ'
Müşteki Yıldırım ailesi avukatı Zahit Şeyhanoğulları dosyada delillerin toplanması için çaba sarf edilmediğini vurguladı ve mahkemenin hiçbir taleplerini kabul etmediğine işaret etti. "Bazı cinayetlerin görgü tanıkları var. Bu tanıklar savcı tarafından da mahkeme tarafından da dinlenmedi, teşhis yapılmadı" diyen Şeyhanoğulları, adil yargılama yapılmasını istediklerinin altını çizdi.

Devlet görevlilerinin karıştığı ağır hak ihlallerinde cezasızlık politikasının hüküm sürdüğünü dile getiren avukat Öztürk Türkdoğan, "Biz adalet, hakikat için mücadele ediyoruz. Bu sanık ekibi Sedat Peker tarafından ifşalandı. Muhtemelen iktidar değişiminde bu sanıklar tekrardan sanık sandalyesinde olacak. Bu kadar tekrar yeterli değil mi? Delilleri araştırmalı ve tartışmalıyız" dedi.

DURUŞMA 28 MAYIS'A ERTELENDİ
Müşteki Abdülmecit Baskın'ın oğlu avukat Eren Baskın da mütalaaya tepki göstererek, "Mütalaayı kabul etmiyorum. Babamın eve geliş saati hep belliydi ama o gün saatinde gelmedi. Kapıya araba geldi ama babam gelmedi. 3 gün sonra Gölbaşı'nda cenazesi bulundu. Sanık her şeyi anlatmasına rağmen iddia makamı nereden kaçırıldığının bilinmediği üzerinde duruyor. Amedspor Bursa maçında Yeşil'in posteri açıldı; bütün insanlar ayağa kalktı çünkü o adam Kürtleri katletti. Bu bir gerçekliktir. Herkes bu dosyada da gerçekliğin farkında" diye konuştu.

Sanık avukatları mütalaaya karşı beyanda bulunmayacaklarını belirterek, taleplerin reddini istedi. Bunun üzerine savcılık mütalaaya karşı süre verilmesini, avukatların taleplerinin reddini talep etti.

Mahkeme heyeti, avukatların ek süre talebini kabul ederken, delillerin toplanması talebini reddetti ve duruşmayı 28 Mayıs'a erteledi.