29 Eylül 2024 Pazar

'Ağır hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalıdır'

İstanbul Tabip Odası ve İstanbul Barosu düzenlediği ortak basın açıklamasıyla hasta tutsakların yaşam ve sağlık hakkının devletin sorumluluğunda olduğunu belirterek, devlete evrensel tıp ve hukuk kurallarına uygun davranması ve hasta tutsakları derhal serbest bırakması çağrısında bulundu.

İstanbul Tabip Odası, Cağaloğlu'nda bulunan binasında basın toplantısı düzenleyerek ağır hasta tutsakların serbest bırakılmasını istedi. Basın toplantısına İstanbul Tabip Odası Başkanı Dr. Nergis Erdoğan, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri ve İstanbul Barosu Başkanı Avukat Mehmet Durakoğlu'nun yanı sıra, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcileri katıldı.

'HAPİSHANE KOŞULLARI HASTALIKLARA ZEMİN HAZIRLIYOR'
Basın açıklamasını Dr. Nergis Erdoğan okudu. Ülkedeki tutsakların sağlık hakkından yoksun bırakıldığını vurgulayan Erdoğan, neredeyse her hafta başka bir hasta tutsağın yaşamını kaybettiğini hatırlattı. "Sağlık durumları hapishanede yaşamaya el vermeyen, tedavileri ya da takipleri hapishanede sürdürülmeye uygun olmayan mahpuslar, yaşamları yok sayılarak hapishanelerde tutulmaktadır" diyen Erdoğan, hapishanelerde koruyucu sağlık hizmetlerin eksikliğine dikkat çekti. Tutsakların hastaneye sevklerinin aylar sürdüğünü, yetersiz beslendiğini, havalandırma haklarının sınırlandırıldığını belirten Erdoğan, hapishane koşullarının hastalıklara zemin hazırladığını dile getirdi.

'GARDİYANLAR KELEPÇELİ MUAYENEYİ BİR İŞKENCE YÖNTEMİ OLARAK DAYATIYOR'
Gardiyanların kelepçeli muayeneyi bir işkence yöntemi olarak dayattığını dile getiren Erdoğan, bu uygulamalarla sağlık emekçilerinin de baskı gördüğünü ve yeterli hizmeti veremediğini vurguladı. Adli Tıp Kurulu'nun tek elden tüm hasta mahpuslar hakkında karar verdiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Adalet Bakanlığı'na bağlı Adli Tıp Kurumu'nun bağımsız bir kuruluş olmaması, geçmişte alınan birçok karara yansımış ve bu kararlar sonucunda hapishanede kalamayacak durumda olan onlarca mahpus yaşamını yitirmiştir. Adli Tıp Kurumu İhtisas Daireleri'nin aldığı birçok karar bilimsel doğrulardan, tarafsız hekim tutumundan ve tıbbi gerçeklikten uzaktır. Bu sorunlar, Adalet Bakanlığı'nın ve Bakanlığa bağlı Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğü'nün mahpusların sağlık hizmetlerine erişimi konusundaki sorumluluklarını yerine getirmediğini göstermektedir."

'ANAYASAL YÜKÜMLÜLÜKLERİ YERİNE GETİRİN'
Erdoğan, hasta tutsakların derhal serbest bırakılmasını isteyerek, çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı:
🔹 "Ceza infazının hastalık nedeniyle ertelenmesi kararı, Adli Tıp Kurumu'nun düzenleme ya da onaylama biçimindeki raporu ile değil üçüncü basamak sağlık hizmeti veren hastanelerdeki sağlık kurullarının raporları ile verilebilmeli ve ceza infazının ertelenmesi için yeterli olmalıdır. Cumhuriyet başsavcılığının, mahpusların sağlık ve yaşam hakkının korunması için verilen bu sağlık kurulu raporlarının aksine karar verebilmesi mümkün olmamalıdır.

🔹 Mahpusların sağlık hizmetlerine erişimleri ile ilgili aksaklıklar, Anayasa'nın 56/4. maddesi uyarınca; devletin denetleme yükümlülüğünü yerine getirmesi suretiyle, aynı zamanda Adalet Bakanlığı'nın ve Sağlık Bakanlığı'nın ortak çabaları ve sağlık meslek ve hukuk örgütlerinin önerileri dikkate alınarak ivedilikle giderilmelidir.

🔹 İstanbul Barosu ve İstanbul Tabip Odası olarak Adalet Bakanlığı'nı; yaşam hakkını ve sağlık hakkını koruma ve güvence altına alma konusunda Anayasal yükümlülüklerini yerine getirmeye davet ediyoruz."

DURAKOĞLU: TIBBİ GERÇEKLİKLER SİYASAL BİÇİMDE ÖRTÜLEMEZ
Erdoğan'dan sonra Mehmet Durakoğlu söz aldı. Hapishanedeki tutsakların sağlık hakkı bakımından doğrudan devletin sorumluluğunda olduğunu vurgulayan Durakoğlu, devletin bu sorumluluğu kabul etmesi ve hapishanelerden ATK'ya ilgili tüm kurumların bu gerçeklik çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini dile getirdi. Türkiye'deki infaz sisteminin ıslaha dayalı olmadığına dikkat çeken Durakoğlu, hapishanedeki koşulların kötülüğünü eleştirdi ve sağlıklı bir insanın bile bu koşullarda hasta olabileceğini söyledi.

ATK'nın verdiği kararların siyasi olduğunu kaydeden Durakoğlu, "Tıbbi gerçekliklerin siyasal biçimlerde örtülmesi kabul edilemez, bunu asla kabul etmemiz mümkün değildir" dedi.