27 Eylül 2024 Cuma

5G: Yeni jenerasyon

Jenerasyon değişiyor, bununla beraber gençler de değişiyor. Komünist gençler, bu tür teknolojik ilgi alanlarını anlama ve bu teknolojik yenilikleri devrim için olanağa dönüştürme çabalarını artırmalıdır. Genç komünistlerin teknolojiyle olan ilişiği, "internet kafeye gidelim de bir Counter-Strike atalım" düzlemini mutlaka aşmalıdır. Hatta sadece birkaç tasarım programını bilmekle yetinmeyi de.

Teknolojinin kapitalistler tarafından olabildiğince ilerletildiğini söyleyemeyiz. Ama gözle görülür kısmi bir ilerleme var. İletişim açısından 1G, 2G derken, yakında 5G'ye geçilecek, dahası Çin 6G üzerine çalışmalara başladı bile. 

Çok konuşulan 5G, bugüne kadar olan jenerasyonlardan bir dizi farklılık taşıyor. Şu anda uygulamaları üzerine duruluyor. Konumuza girmeden önce bir hatırlatma yapalım.
***
Faşist şef Erdoğan, 2015'te Türk Telekom'un 175'inci yıldönümü etkinliğinde yaptığı konuşmada, 4G'ye gerek yok, 5G konuşuluyor dünyada, biz direkt ona geçelim minvalinde sözler sarf etti. Tabii hemen harekete geçildi. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), hazırlıklarını tamamladığı ve yakında yapacağı 4G ihalesini iptal etti. Sonra, BTK ihalenin şartnamesinde değişiklik yapıldığını ve ihalenin 4.5G ihalesi olduğunu ve bununla 5G'yi de kapsayacağını söyledi. İşin özü şu: "Paşamızın gönlü olsun". 4.5G adı verilen teknoloji 4G'den daha hızlıydı, ama kesinlikle 5G değildi. Ayrıca 3G'den 4G'ye geçene kadar kendi içerisinde büyük gelişmeler oldu, ama burada 3.5G diye bir biçim insanlara sunulmadı.

Peki, nedir bu G'ler? Bu G'ler, nesil (generation) sözcüğünün baş harfinden geliyor. Bahsi geçen G'leri bir solukta ve kısaca söylemek gerekirse, 1G sadece ses, 2G ses+mesaj, 3G ses+mesaj+GPRS+web, 4G daha geniş bant+video aktarımı+akıllı telefonlarla daha işlevli derin web ve bugün bulunduğumuz nokta.

Saray medyası ve hükümeti bu teknoloji için neredeyse hazır olunduğunu ve yakın zamanda ise tamamen hazır olunacağını söylüyor. Ama Türkiye'deki önceki jenerasyonlara bakılınca kafada bir soru işareti oluşuyor. 3G teknolojisi ilk defa 1998 yılında Japonya'da uygulanmaya başladı, Türkiye'de ise 2009 yılında uygulanmaya başladı. 2009 yılında ise Oslo ve Stockholm'de 4G teknolojisine geçildi, Türkiye ise 2016 yılında 4G'ye geçti. Bugün de bu yeni teknolojiye hazır olunduğu söyleniyor. Tabii ki yok böyle bir gerçeklik.
***
Şimdi 5G'nin ne olduğu anlamaya çalışalım. Bugüne kadar ki gelişmeler, genellikle internet hızının artması ve bunun getirileriyle birlikte, yeni özelliklerin gelmesi biçiminde oldu. 5G biraz daha kapsamlı bir jenerasyon. Kuşkusuz 5G ile internet hızı artacak. 5G, 4G'den 10 kat hızlı olacak diye söyleniyor. Ancak can alıcı kısmı bu değil. Bugüne kadar olan internet dağıtımı, bir saniyelik bant üzerinden dikey bir biçimde kısımların dağıtılarak kullanıma sunulması ile gerçekleşiyordu. Keza, hızdan bağımsız olarak, gecikme denen bir durum söz konusuydu. Bu da bir dizi yeni teknolojiye geçilmesini engelliyordu. Bu gecikmelerin 5G ile neredeyse sıfıra yaklaşacağı söyleniyor. Bugün kullanılan internet bağlantısı da modem üzerinden dağıtılıyor. Bu modeme ise internet, kablo üzerinden geliyor. 5G'de yine modemler üzerinden dağıtılmakla birlikte, modemlere internet kablo ile değil kablosuz bağlantı ile gelecek. Mesela uzaktan ameliyatlar mümkün olacak. Halihazırda tıbbi alanda kullanılan robotlar (robot kollar) mevcut. Lakin bu robotların uzaktan kullanma tasarımı olsa bile uygulanamıyor. Çünkü yukarıda bahsettiğimiz gecikme meselesi risk barındırıyor. Robot ile bu tip bir uzaktan ameliyat, 5G teknolojisi ile bu sene Çin'de gerçekleştirildi.

Mevcut 4G teknolojisinde sinyal boyları küçük ve bu sayede uzun mesafelere iletim yapılabilir. Yani daha az baz istasyonuyla. Bu durum da yukarıda bahsedilen gecikmeye neden olabiliyor. 5G teknolojisinde ise yüksek dalga boyları kullanılacak. Bu gecikmeyi neredeyse sıfıra yakın yapacak. Ama şimdi yeni bir sorunumuz var: Baz istasyonu sayısının artırılması gerek. Bu sayının mevcut sayıdan 8-9 kat fazla olacağı söyleniyor. Lakin 5G denemelerinde yeni sorunlarla karşılaşılıyor. Bunlardan bir tanesi, 8-9 kat fazla olacak denilen baz istasyonunun 30 kat fazla olabileceği ihtimali. 150 metrede bir baz istasyonu veya baz istasyonu güçlendiricisi aşırı radyasyon demek oluyor. Mesele henüz tartışılıyor, büyük bir risk barındırdığı da ortada. Bu yönde eylemler de gerçekleşiyor. Hatta bundan kaynaklı, Belçika hükümeti anlaşılmış 5G sözleşmelerini feshetti.

5G deneniyor ve doğal olarak yeni sorunlarla karşılaşıyor. Bu sorunlardan bazılarına baktığımızda, öncelikle teknolojiye geçişin düşünülenden daha masraflı olacağını görüyoruz. Gerekli baz istasyonlarının sayısının fazla olması ve bunların şimdikilerden ağır olması -bu da eğer çatılara yerleştirilecekse, çatıların güçlendirilmesi gerekliliğini doğuruyor- ekstra bir maliyet getiriyor. Keza 5G uyumlu telefonlar çıkarıldı, bunlarda da bir dizi sorunlar görülüyor. GPRS ve başkaca donanımların parazit yapması gibi. Yeni sorunlar da çıkacaktır muhtemelen ve çözülecektir, ama 5G'nin halen sınanmaya ihtiyacı var. Burada anlatmak istediğimiz şey, öyle iddia edildiği gibi Türkiye'nin hemen bu teknolojiye geçebilecek durumda olmadığıdır.
***
Bir diğer konu ise, Huawei özelinde Çin ve ABD arasındaki ticaret/teknoloji savaşı. Dünyada 5G teknolojisine öncülük eden şirket Huawei'dir. Bu da ABD emperyalizmini rahatsız ediyor. Çünkü bulunulan noktada, yani 5G teknolojisinde ABD, Çin'in epey gerisinde. ABD yeni gümrük vergileri ve ambargo biçimleriyle zaman zaman gerilimi tırmandırıyor. ABD şirketi olan Google, sonradan vazgeçse de, Huawei'ye Android desteği vermeyeceğini açıkladı. Bir süre sonra Huawei, Android işletim sistemini kullanacağını, ama tehditlere karşı HarmonyOS adında bir işletim sistemi geliştirdiğini ve kendi alternatifinin olduğunu ilan etti. 

5G teknolojisinde Huawei'nin başı çekmesi, istihbari bakımından da ABD'nin işine gelmiyor. Zira telekominikasyon şirketlerinin ülkelerine istihbari destek sağladıkları biliniyor. Çin'de bu zaten yasayla sabit durumda.
***
Şu anda 11 milyar cihaz internete bağlı. 5G'ye geçilmesi ile bu sayının 50 milyar olması bekleniyor. 5G ile nesnelerin interneti denilen yapıya ulaşılması da hedefliyor. Bu yapı ile sensör ve başkaca donanımların birbiriyle iletişiminin gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Yani yapay zeka ve başkaca yazılımların algoritmalarının etkileşimi. Akıllı şehirler, akıllı eşyalar, akıllı çöpler... Meselenin daha iyi anlaşılması için bir örnek vermek gerekecek: Şu anda geniş bir alandan internete bağlanmak için telefona en azından sim kart takmak gerekiyor. Bu, 5G ile aşılabilecek. Yatay iletişim buna imkan verecek. Bu bakımdan, elektronik eşyalarda enerji meselesi daha az sorun teşkil edecek. Akıllı bebek bezleriyle bile karşılaşabileceğiz. Bezin ıslanması sonucu sinyal bunu aileye bildirecek. Veya akıllı çöpler, çöp konteynırları dolduğunda bunu belediyeye bildirecek.

Burada şunu belirtmeden geçmeyelim: 5G gelir gelmez bunlar olacak değil, lakin ilerleme gitgide buna evrilecek. Zaten teknoloji de bu doğrultuda geliştiriliyor.

Tabii bu, koskocaman bir pazar oluşturuyor. Kapitalistler/emperyalistler için iştah kabartıcı bir durum. ABD ve Çin çekişmesini buradan da incelemek lazım. Hakeza, bugün internet hayatın her alanında diyoruz, ama 5G'de çok daha geniş yer tutacak. Bu da siber hareketlerin önemini artıracak. Dünya Ekonomik Forumu'nun, global riskler raporunda 'siber güvenlik' başlığını üçüncü sıraya yerleştirmesi boşuna değil.

Teknolojinin her yerde -bebek bezinde bile- yayıldığı bir dünyada, bunun devrimcilerin hareket sahasını daraltma, genel olarak devrimcilere karşı savaşma amacıyla kullanılacağına kuşku yok. Burada Çin, ABD, Fransa veya Almanya'dan hangisinin başı çektiğinin bizim bakımımızdan o kadar önemi yok. Esas önemlisi, tıpkı geliştirilen önceki teknolojilerde olduğu gibi, her halükarda bu yeni teknolojilerin ne amaçla ve nasıl kullanılacak olması.

Jenerasyon değişiyor, bununla beraber gençler de değişiyor. Komünist gençler, bu tür teknolojik ilgi alanlarını anlama ve bu teknolojik yenilikleri devrim için olanağa dönüştürme çabalarını artırmalıdır. Genç komünistlerin teknolojiyle olan ilişiği, "internet kafeye gidelim de bir Counter-Strike atalım" düzlemini mutlaka aşmalıdır. Hatta sadece birkaç tasarım programını bilmekle yetinmeyi de.

Günün devrimci ihtiyaçlarını daha ileri düzeyde karşılamak için, kapitalistlerin ve onların devletlerinin teknolojiyle devrimcilerin karşısına çıkarttıkları zorlukları aşabilecek bir donanım hedeflenmelidir. Bunun için, günümüzde ve 5G teknolojisi ile birlikte 'siber güvenlik' meselelerinin önemi görülmelidir. Sınırlı donanımla emperyalistlerin 'güvenlik duvarları'nın nasıl aşılabildiğine dair birçok örnek varken, bu alanın devrim için ne tür olanaklar barındırdığı üzerine daha fazla düşünülmelidir. Demektir ki, bu alan da, devrimcilerin kendilerini bilinçli ve iradi olarak geliştirmelerini beklemektedir.