29 Eylül 2024 Pazar

10 Ekim'in anısı, acısı, mücadelesi...

Ankara Valiliği yasaklasa da aileler ve yaralılar 10 Ekim'de bombaların patladığı yerde bir araya gelecek. 7 yılda yürütülen adalet mücadelesiyle yaralarını sarmaya çalışanlar, korku ikliminin aşılması, faillerin hesap vermesi için öfkelerini mücadeleye akıtıyor. Adalet ve hakikat mücadelesinin sadece mahkeme salonlarından ibaret olmadığını bilenler, barış şehitlerinin isimlerini sokakta da haykırıyor. Katliamın tanığı BEKSAV Eşbaşkanı Kaplan, "Gar meydanındaki ölülerimize, onların hatıralarına borçlu olduğumuz zafer, belki de faşizme karşı savaşan birleşik mücadelenin kazandığı alanlardan ve tüm failleri yargılamaktan geçecek" diyor. Katliamda kızı Dicle'yi kaybeden Deli de adalet mücadelelerine ve 10 Ekim günü gerçekleştireceklere eyleme katılım çağrısı yapıyor.

"Ölmez, düşen özgürlük savaşında" diyor Mitka Gribçeva'nın ünlü romanı Seni Halk Adına Ölüme Mahkum Ediyorum'un kahramanı Ognyana. Devrim mücadelesinin nakış gibi işlendiğini anlatan bu roman şüphesiz ki faşizme karşı isimsiz kahramanların direnişinin unutulmaz öyküsünü aktarıyor.

Tıpkı son 20 yılını AKP-MHP iktidarının gasp ettiği Türkiye'de onyıllardır direnenlerin öyküsü gibi. Yaşadığımız coğrafyayı katliamlar ülkesi olarak tanımlamak abartılı bir ifade olmayacaktır. Yalnızca yakın tarihe bakmak bile sayısız katliamları gözler önüne seriyor.

KORKU İMPARATORLUĞUYLA İKTİDARINI SAĞLAMA ALMAK İSTEDİLER
Türkiye tarihinin en kanlı katliamlarından biri olan 10 Ekim Ankara katliamının 7. yılındayız. 2015 Haziran'ında Diyarbakır'da HDP mitinginde ve 20 Temmuz'da Suruç'ta DAİŞ çetesinin canlı bomba katliam saldırılarıyla halkı sindirmek, korku imparatorluğu üzerine iktidarını sağlama almak isteyen AKP'ye karşı binler "barış" talebi etrafında Ankara'da bir araya geldi. ETHA'nın alanda görevlendirdiği muhabirlerden olmadığım için o gün ajanstaydım. Bir anda gelen telefon art arda patlayan bombalar. Bombanın patlamasının ardından yaralılara saldırı, alana ambulansların gelişinin engellenmesi, atılan biber gazları...

Bir gün önce memleketin birçok noktasından Ankara'ya uğurlananlar güle oynaya, türkülerle, halaylarla, otobüslerin birleşme noktası olan molalarda kitlesel halaylarla Ankara'ya vardı. Saat 10.04'te ilk bombanın sesi duyuldu kısa süre sonra diğerinin...

'HEPİMİZİN EVİNİ BOMBALADILAR'
Katliam tanıklarından BEKSAV Eşbaşkanı Canan Kaplan, miting alanına gidişlerini ve yaşadıklarını şöyle tarifliyor, "Coşkuyla aktığımız o alanları da kendimize ait bir ev kılarız ya hani 10 Ekim'de belki de Kürdistan'da bir evi değil sadece, hepimizin evini bombaladılar, birbirimizi insan zinciriyle koruduğumuz, kaçarken düşeni kaldırdığımız, en 'light' olandan en radikaline, tüm renklerimiz tüm kimliklerimizin özgürce yansıdığı büyük bir kazanılmış alanı IŞİD çeteleri ve işbirlikçileri eliyle dağıttılar."

'BİRLEŞİK MÜCADELEYLE FAİLLERİ YARGILAYACAĞIZ'
Suruç, 10 Ekim katliamı ve sonrasındaki korku ikliminin belki de en çok bu alanlardaki psikolojik hakimiyeti tahrip ettiğini belirtiyor Kaplan ve "Uzunca süre büyük eylemlere gidemeyen, kalabalık görünce izdiham olacak, insanlar ölecek diye korkan onlarca insan, Ankara'dan memleketin dört bir yanına kolektif bir travmayı ama aynı zamanda alandaki büyük dayanışmanın verdiği aidiyet duygusunu, taraflaşmanın saflaştığı bir netleşme hissini taşıdı. Bir yandan da tüm örgütler için bir sorgulamayı, adalet mücadelesinin fitilini ateşledi. Böyle büyük bir saldırıyı tahmin edememenin mahcup öfkesi, faşizme karşı mücadele eden güçlerin kendini yeniden tartması, bu saldırı ortamında, savaş meydanında yeniden yapılanması gerektiğini ortaya koydu. Kürt özgürlük hareketinin mücadelesinin harekete geçirdiği binler üzerinden hareketin tüm müttefiklerine de bir mesajdı bu. Gar meydanındaki ölülerimize, onların hatıralarına borçlu olduğumuz zafer, belki de faşizme karşı savaşan birleşik mücadelenin kazandığı alanlardan ve tüm failleri yargılamaktan geçecek" sözleriyle mücadele yöntemini aktarıyor.

'CEZA ALANLAR BU İŞİN PİYONLARI'
Katliamda kızı Dicle'yi kaybeden Faik Deli ise tam da Canan'ın bıraktığı noktadan adalet mücadelesinin nasıl yürütülmesi gerektiğini özetliyor. 7 yıldır adalet arayışında olduklarını hatırlatıyor Deli ve ekliyor: "7 yılın sonunda gelinen noktada katliama ilişkin herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Belki birkaç kişi ceza almıştır ama ceza alanlar DAİŞ'in yani bu işin piyonları."

'7 YILDIR HAKİKATİN ORTAYA ÇIKMASI İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ'
Katliamda 104 kişinin katledildiğini 500'den fazla kişinin yaralandığını hatırlatan Deli, devletin sorumluluğunun üstününün örtülmeye çalışıldığına dikkat çekti: "Mülkiye müfettişleri 'devletin sorumluluğu var' demesine rağmen, mahkeme tüm ısrarımıza rağmen bunu değerlendirmedi. Kimse gelip adaletin önünde hukuka yardımcı olmak için bilgi vermedi. Hakikatin ortaya çıkması için mücadele ediyoruz. Yedi yılda ne yaşadınız derseniz herkes yaşadığı yerde, ilçede, köyde, çeşitli kez baskılara, takiplere maruz kaldı. En son ayın 6'sında Ankara'da mahkeme vardi, yine oradaydık. Adliyenin önünde bir basın açıklaması yapmamıza müsaade edilmedi."

VALİLİKTEN SAYI KISITLAMASI
10 Ekim'de katliamın yaşandığı garın önünde bir anma çağrısı yapılıyor. Ancak Ankara Valiliği bir talimatla 'makul sayı' diyerek sadece katledilenlerin ailelerinin katılabileceğini öne sürüyor. "Makul sayıda ne olur onu bilmiyoruz. Özetleyecek olursak 7 yılda maruz kalmadığımız baskı kalmadı" sözleriyle bu karara tepki gösteriyor Faik Deli.

'KAMUOYUNUN 10 EKİM'İ SAHİPLENMESİNİ İSTİYORUM'
10 Ekim'in Türkiye tarihinin en büyük katliamlarından biri olduğunu vurguluyor Deli. Bu katliamın üstünün örtülmek istendiğinin de altını çiziyor ve şu çağrıyı yapıyor: "Hiçbir şekilde kamuoyuyla bir bağlantısının kurulmaması temel esas alınıyor. Kamuoyuna bu katliamı unutma, unutturma diye sesleniyorum. Suçlular kimse çıksınlar adaletin karşısında bunun hesabını versinler. Kamuoyunun 10 Ekim katliamı için adalet mücadelesini sahiplenmesini istiyorum."

SOKAKTA VE MAHKEMEDE MÜCADELE SÜRECEK
Ankara Valiliği yasaklasa da aileler ve yaralılar 10 Ekim'de bombaların patladığı yerde bir araya gelecek. 7 yılda yürütülen adalet mücadelesiyle yaralarını saranlar, öfkelerini mücadeleye akıtarak korku ikliminin aşılması, faillerin hesap vermesi için mücadele ediyor. Adalet ve hakikat mücadelesinin sadece mahkeme salonlarından ibaret olmadığını bilenler, barış şehitlerinin isimlerini sokakta da haykırıyor. 10 Ekim'de katledilenlerle buluşma mekanında yerini alacak olanlar adına sözü Ognyana'ya bırakalım: "Buluşmalar ve ayrılmalar, benim sevinçli ve kederli buluşmalarım ve ayrılmalarım. Hiçbir şeye değişmem onları..."