29 Eylül 2024 Pazar

10 Ekim katliamı davası: Mahkeme heyeti sanıkları korudu

10 Ekim Ankara Gar Katliamı davasının 17'nci duruşmasında, DAİŞ'in Türkiye sorumlularından Kasım Güler Suriye'den Türkiye'ye bölge karakol komutanlarının bilgisi dahilinde geçtiklerini itiraf etti. Sanıklar ve avukatları ailelere her fırsatta hakaret ederken, mahkeme başkanı sanıkları savundu.

10 Ekim Ankara Gar Katliamı'nın firari sanıklar yönünden tefrik edilen dosyasının 17'nci duruşması, Ankara Adliyesi 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Katliama ilişkin 16 firari sanık ile insanlığa karşı suçtan yargılanan tek tutuklu sanık Erman Ekici yönünden devam eden davaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri, DİSK, KESK, TTB, TMMOB ve çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı.

COŞGUN: 7 YILDIR ADALET MÜCADELESİ VERİYORUZ
Duruşma öncesi adliye önünde düzenlenen basın açıklamasında konuşan 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Coşgun, "Yıllardır adalet mücadelesi vermeye, adalet demeye devam ettik. Katliamın 7. yılının gölgesinde adalet talebimiz tesis edilmemişken yine duruşma salonlarını metanet ve inançla doldurmaya geldik. 7. yılında da emek, barış ve demokrasi bileşenlerini, kamu vicdanını bu davayı, bu mücadeleyi takip etmeye çağırıyoruz. 10 Ekim katliamını unutma, unutturma diyoruz. Sözün bittiği yerdeyiz demiştik 10 Ekim'den sonra. Söz bitmedi. 7 yıldır bir cümle kuruyoruz. İçeri girerek sözün bitmediği yerden devam edeceğiz. Biz bitti demeden bu mücadele bitmeyecek" dedi.

GÜLER: TÜRKİYE'DEN SURİYE'YE RAHATÇA GİRİP ÇIKIYORDUK
Açıklama sonrası duruşmaya geçildi. Sanık Erman Ekici SEGBİS ile bağlanırken, DAİŞ'in "Türkiye sorumlularından" Kasım Güler duruşma salonunda tanık olarak hazır bulundu. 2014 yılında Suriye'ye gittiğini belirten Güler, hiçbir eyleme katılmadığını iddia etti. "Türkiye'den Suriye'ye iki üç sefer girip çıkıyordum. Karakol komutanı da biliyordu, o dönem bir sorun olmuyordu. DAİŞ kurulunca, şeriat olduğu yerde yaşamak istedim, o yüzden kaldım" ifadelerini kullanan Güler, yakalandığında 80 gün MİT tarafından tutulduğunu ve işkence gördüğünü öne sürdü.

MAHKEME BAŞKANI KATLİAM SANIĞINA ARKA ÇIKTI
Güler MİT'te tehdit ve işkenceyle ifadeye zorlandığını iddia ederken, avukatların iki ayrı ifadedeki açıkları işaret etmesi üzerine Mahkeme Başkanı, soruların katliam çerçevesinde olması gerektiğini söyleyerek, "Bildiğini biliyordur, bilmediğini bilmiyordur" dedi. Duruma tepki gösteren avukatlar, "Siz onun avukatı mısınız, bizi tehdit ediyorsunuz" ifadelerini kullandı.

Avukatların sorularına yanıt vermek istemeyen Güler, tanık olarak geldiğini ama sanık muamelesi gördüğünü belirtti. Güler'in bu sözlerine aileler tepki gösterdi, Mahkeme Başkanı ise aileleri "Müdahale ederseniz salonu boşaltırım, tanığı gönderirim" diye tehdit etti. Ailelerin Mahkeme Başkanı'nın tehditlerini protesto etmesiyle mahkemeye ara verildi.

AVUKATLAR: SANIKLARIN İFADELERİ ÇELİŞKİLİ
Aranın ardından Güler, katliamı aylar sonra haberlerden öğrendiğini iddia etti. DAİŞ'te giyecek ve yiyecekle uğraştığını ama MİT operasyonuyla alındığını söyleyen Güler, 2017'den itibaren kırmızı listede aranması konusundaki sorulara yanıt vermekten kaçındı.

Avukat Murat Kemal Gündüz, tanıkların mahkemede önceki ifadeleriyle çeliştiğine dikkat çekerek, "MİT gidip operasyonla aldığına göre firari sanıklarla ilgili bilgisi var. Ağır ceza mahkemesinin kamu gücünü kullanarak bu bilgileri istemenizi talep ediyoruz. Herkes 'Nusret Yılmaz öldü' diyor ama arama listesinde yeşilden kırmızıya çıkarılmış. Demek ki devletin elinde resmi bilgi belge var" dedi.

'KATLİAM SONRASI GAZ SIKAN POLİSLER NEDEN YARGILANMIYOR'
Avukat Sevinç Hocaoğulları, kamu görevlilerinin yargılanması gerektiğini ancak tek bir kamu görevlisi hakkında işlem yapılmadığını vurguladı. Yargının bu tutumuyla katliamda can çekişen insanlara saldıran polisi de meşrulaştırdığını belirten Hocaoğulları, şöyle devam etti: "Henüz katliamın ikinci gününde saldırıya tepki gösterenlere polis müdahale etti. 2019 yılı dışında katliamın her yıl dönümünde yakınlarını anmak isteyenlere polis saldırdı, haklarında dava açılanlar var. 'Duruşmaya girmeyeceğim' diyen meslektaşımız hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Kırklareli'de katliama karşı protestodan 6,5 yıl sonra dava açılmış."

Avukat Eylem Sarıoğlu Yargıtay kararını eleştirerek, İlhami Balı'nın sınırdan geçişleri sırasında konuştuğu askerler, canlı bombaların Ankara'ya gelişini engellemeyenler, mülkiye müfettişleri raporuna göre istihbaratlara rağmen önlem almayan ve yaralılara gaz sıkan polisler hakkında tek bir cümle bile olmadığını söyledi.

Sanık Avukatı Heyyam Fidan, "Burada 'Adalet istiyoruz' diyenlerin buna hakkı yoktur. Bu ülkede 'Atatürk'ü sevmiyorum, laikliği savunmuyorum' diyenlere 'Yallah Arabistan'a' deniyor. Şeriatla yönetilen Suriye'ye gidince IŞİD'çi olduğu söyleniyor" diyerek katliamı savundu. Mahkeme Başkanı ve ailelerinin uyarısına aldırış etmeyen Fidan, ailelere "Soytarı" diyerek hakaret etti. Duruşmaya yeniden ara verildi.

Ara sonrası kararını açıklayan mahkeme heyeti, hakkında arama kararı olan sanıkların yakalanmasına, Yunus Durmaz hakkında Antep'teki dava dosyalarının istenmesi talebinin reddine, Mehmet Fatih Alıcı ve Ömer Tatlıcı'nın yeniden dinlenmesi talebinin reddine, kamu görevlileri ve Ankara Emniyeti hakkında katliama ilişkin ihmalleri nedeniyle suç duyurusunda bulunulması ve müfettiş raporunun getirilmesi talebinin reddine, sanıklar hakkında katliamdan önceki istihbaratların dosyaya getirilmesi talebinin reddine hükmetti.

Bir sonraki duruşma 27 Aralık 2022 tarihine ertelendi.