23 Eylül 2024 Pazartesi

Avukat Gülhan Kaya tahliye edildi

EHB'de yürüttüğü avukatlık pratiği nedeniyle 5 aydır tutsak edilen ÖHD üyesi avukat Gülhan Kaya'ya ilişkin duruşma 11 Ocak'a ertelendi. EHB'de geçirdiği 10 yılın kendisi için bir onur olduğunu belirten Kaya tahliye edildi.

Ezilenlerin Hukuk Bürosuna (EHB) dönük haziran ayında gerçekleşen gözaltı ve tutuklama saldırısı kapsamında Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda avukatın tutuksuz, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Gülhan Kaya'nın tutsak olarak "örgüt üyeliği" iddiasıyla yargılandığı davanın duruşması Çağlayan'da bulunan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Duruşma öncesi adliye önünde Gülhan Kaya ve Gezi Davası nedeniyle tutsak edilen Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili avukat Can Atalay için basın açıklaması düzenlendi. “Can Atalay'a özgürlük" ve “Gülhan Kaya'ya özgürlük" pankartları açan avukatlar, meslektaşlarının serbest bırakılmasını istedi.

İlk sözü alan Anayasa Hukukçusu İbrahim Kaboğlu Yargıtay'ın Anayasa'nın emredici ve yasaklayıcı hükümlerine aykırı davrandığını belirterek "Kaynağını Anayasa'dan almayan hiçbir yetki kullanılamaz. Başta Cumhurbaşkanından başlayarak dağdaki çobana kadar" dedi. 

Sorunun içerik sorunu olmadığını belirten Kaboğlu, "Burada sorun aslında Anayasal düzeni tanıyıp tanımamaktır. Burada tartışmanın merkezinde yer alan 14. madde yani Anayasal düzenin kaldırılmasına yönelik ciddi bir kalkışma söz konusudur. Bu açıktır" diye konuştu. Anayasa Mahkemesi'nin iki hafta önce Can Atalay hakkında verdiği kararı hatırlatan Kaboğlu, "AYM Anayasa çerçevesinde sistematik ve önceki kararlarıyla tutarlı bir karar verdi ve sonuç belli. Şimdiye kadar Can Atalay'ın meclisteki görevine çoktan başlaması gerekirdi" dedi.

'HAKİMLER BAĞIMSIZ OLMAZSA HUKUK GÜVENLİĞİ OLMAZ'
Avukat Several Ballıkaya ise "Avukatlar halkın haklarını savundukları için iktidarın hedefinde oldular ve bundan sonra da olmaya devam edecekler. 2011 yılında Kürt avukatlara yönelik başlatılan baskılar avukatlara yönelik devam ediyor. Gülhan Kaya'nın tutukluğu da bu operasyonların devamı olan operasyonlardan biridir. Gülhan aktif olarak avukatlık yapıyor, hakimlerin karşısına çıkıyor. Buna rağmen 9 Haziran 2023 tarihinde silahlı polislerce evine yapılan baskında gözaltına alındı ve tutuklandı. Yargılamanın olmazsa olmaz bir maddesi var. Aynı suçlamalarla bir kişi hakkında ikinci bir dava açılamaz. Bu kişi güvenliğini, hukuk güvenliğini ve yargı kararlarına olan güveni de ortadan kaldırır. Hatay halkının seçilmiş Milletvekili Can Atalay ise halkın iradesi hiçe sayılarak serbest bırakılmadı. Daha da ötesi Anayasanın uygulanmasına karar veren yargı mensupları başka yargı mensupları tarafından tehdit edildiler. Hakimler bağımsız olmazsa hukuk güvenliği olmaz. Şimdi geldiğimiz noktada hakimlerin güvencesi başka hakimler tarafından ortadan kaldırılıyor" diye belirtti.

Duruşmayı onlarca avukatın yanı sıra uluslararası hukuk kurumlarından kalabalık bir heyet ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü de izledi.

KAYA: HABER VERİLSEYDİ İFADEYE GİDERDİM
Sözlerine kendisini yalnız bırakmayan meslektaşları, ailesi ve dostlarına teşekkür ederek başlayan avukat Gülhan Kaya, İstanbul Barosu'na kayıtlı olduğunu, 2008 yılında mesleğine başladığını ve 10 yıl boyunca Ezilenlerin Hukuk Bürosu'nda çalıştığını belirtti. Hakkında başlatılan soruşturmadan haberi olmadığını ve haber verilerek ifadeye gitmesi yerine gözaltına alındığını kaydeden Kaya, 2014-2016 yıllarına ait bu dosyanın tek dayanağının itirafçı tanık beyanları olduğunu vurguladı. Suçlamaların mükerrer olduğuna işaret eden Kaya, hakkında zaten itirafçı tanık beyanlarına dair bir yargılama olduğunu vurguladı.

'İTİRAFÇI TANIK BEYANLARI YÖNLENDİRİLMİŞ'
Savcılığın kendileriyle ilgili bir kastı olduğunu ve tutuklatmak istediğini vurgulayan Kaya, tanık ifadelerinin sadece etkin pişmanlıktan yararlanıp tutuklanmamak için olabildiğince çok insan hakkında beyan verdiğini ve sürekli aynı, yönlendirildiği belli ifadeler verildiğini, gizli tanık ifadelerinin tek başına delil olamayacağına dair yargı kararlarının açık olduğunu kaydetti.

'EHB'DE ÇALIŞMAK BENİM İÇİN BİR ONURDUR'
EHB'de çalışmasının örgüt üyeliğine delil olarak gösterildiğini dile getiren Kaya, "Ezilenlerin Hukuk Bürosu adı üstünde bir hukuk bürosudur. Ben on yıl boyunca birçok meslektaşımla birlikte tertemiz avukatlık yaptım o büroda. Yaşamım boyunca büyük bir onurla hatırlayacağım ve anlatacağım bir dönemdir. Biz yasal ya da yasa dışı hiçbir kurumdan talimat almadık, almayız da. Almadığımız gibi kimseye talimat da vermedik" dedi.

'İŞÇİLERİN, KADINLARIN, SOSYALİSTLERİN AVUKATLIĞINI YAPTIM'
Baktıkları tek davaların Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) davaları olduğuna dair iddiaya itiraz eden Kaya, avukatlık yaşamı boyunca EHB'deki meslektaşlarıyla birlikte çok çeşitli sayısız dosyanın avukatlığını yaptıklarını vurguladı. İşçilerin, kadınların, öğrencilerin, gazetecilerin, sosyalistlerin ve ezilen halkların avukatlığını yaptığını, Suruç için adalet mücadelesinin bir parçası olduğunu vurgulayan Kaya, "Biz EHB avukatları olarak ezilenlerin, adalet ve özgürlük mücadelesi yürütenlerin avukatlığını yaptık" ifadelerini kullandı. Eğer tek bir örgüte ilişkin davalara bakmak isteseydi bunun da suç olmadığını belirten Kaya, yüzlerce kişinin avukatlığını yaptığını söyledi.

Gizli tanık ifadelerinde BEKSAV'da MLKP'yi öven konuşmalar yaptığının söylendiğine işaret eden Kaya, kamuya açık bir alanda yasa dışı bir örgütü övdüğü iddiasının ciddiyetten uzak olduğuna dikkat çekti ve bu iddiayı reddetti. 2016'da Suruç Katliamına ilişkin bir yol kesme eylemine katıldığının iddia edildiğini belirten Kaya, böyle bir eylemin gerçek olmadığını belirtti.

'SURUÇ İÇİN ADALET MÜCADELESİNİN BİR PARÇASIYIM'
Suruç Katliamı anmalarına katılmasının suçlama konusu yapıldığına işaret eden Kaya, Suruç Katliamı anmalarına katıldığını belirterek, "Ben o adalet mücadelesinin bir parçasıyım. Bulunduğum her yerde Suruç için adalet mücadelesinin parçası olmaya devam ediyorum, bunu reddetmiyorum" dedi.

İtirafçı Onur Demir'in kendisinin müvekkili olduğunu belirten Kaya, gözaltına alındığında Demir'e susma hakkını önermesinin örgütsel bir tavır yönünde talimat değil, bu hakkını kullanma önerisi olduğunun altını çizdi.

'LEHİME OLAN DELİLLER DOSYAYA KONULMADI'
İtirafçı Onur Demir'e tutsaklığı sürecinde para yatırdığına yönelik iddialara cevap veren Kaya, savcılığın hapishaneden bu yönde bilgi talep ettiğini ve bu iddianın dosyada yer aldığını ancak hapishaneden Demir'e para yatırmadığı yönünde gelen cevabın dosyaya konulmadığını vurguladı. Onur Demir'in tutsaklığında yaptığı açlık grevinin talimatı ondan aldığı yönünde bir beyanı olmamasına rağmen savcılığın sadece müvekkilini ziyaret ettiği için böyle bir yorumda bulunduğuna dikkat çeken Kaya, Onur Demir'in avukatlığını yaptığı dönemde Demir'in örgüt üyesi olmadığına, hapishaneden çıktıktan sonra örgüte katıldığına işaret etti.

'BİR AVUKAT OLARAK MÜVEKKİLLERİMLE GÖRÜŞMEM SUÇ DELİLİ SAYILDI'
Tajdin Budak isimli itirafçının ise kendisini gözaltında örgütsel tutum almaya zorladığı yönündeki beyanına itiraz eden Kaya, Budak'ın gözaltı işlemlerini takip etmediğini, sadece savcılık ifadesine katıldığını söyledi. Okan Hurustan isimli itirafçının kendisine dair beyanı bulunmadığının altını çizen Kaya, itirafçı beyanlarını kabul etmediğini kaydetti.

Dosyada yer alan HTS kayıtlarına işaret eden Kaya, örgüt üyeliğinden dosyası bulunan kişilerle telefon görüşmesi yapmasının suç sayıldığına dikkat çekti. Örgüt üyeliğinden dosyası bulunan çok sayıda müvekkili olduğunu kaydeden Kaya, konuşmaların içeriğine dair hiçbir verinin dosyada yer almadığını belirtti ve bunun suç sayılamayacağını ifade etti.

'DOSYADAKİ DELİLLER DELİL SAYILAMAZ'
Dosyadaki delillerin delil sayılamayacağının altını çizen Kaya, avukatlar üzerinde artan baskıların siyasi olduğuna işaret etti. Bu tarz soruşturmaların bir cezalandırma aracına dönüştürüldüğünü dile getiren Kaya, kaçma şüphesi gerekçesiyle tutuklanmasına itiraz ederek yıllardır yerinin belli olduğunu ve bu salonlarda avukatlık yaptığını söyledi. Kaya, tutuklanmasının müvekkilleri açısından da büyük bir mağduriyete dönüştürüldüğünü dile getirerek tahliyesini talep etti.

Ardından Okan Hurustan isimli itirafçı SEGBİS'le bağlandı. Hurustan, Kaya'yı tanımadığını söylemesine rağmen mahkeme heyeti itirafçıdan beyan almaya çalıştı. Avukatların duruma itiraz etmesi ve gizli tanık olmamasına rağmen yüzünün gizlenmesine tepki göstermesi üzerine mahkemeye ara verildi. Hurustan'ın gizli tanık olmamakla birlikte tanık koruma programında olması nedeniyle yüzünün gizlendiği savunuldu.

Savcılık Gülhan Kaya'nın tahliye edilmesi yönünde mütalaa verdi.

Ardından söz alan avukatlar itirafçı beyanlarının delil sayılamayacağını vurguladı, delillerin mükerrer olduğuna işaret etti ve Kaya'nın bir avukat olarak müvekkilleriyle özdeşleştirilemeyeceğini kaydetti.

Avukat Gülhan Kaya'nın tahliyesine karar veren mahkeme heyeti duruşmayı 11 Ocak'a erteledi.